ALLAH AZZE VE CELLE,NİN EL SIFATI
Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür.
"Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz." (Al-i İmran; 3/103)
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (en-Nisâ; 4/1),
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur." (el-Ahzâb; 33/70-71)
Bundan sonra, Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.
İbn Kayyım el-Cevziyye şöyle der : Ashab ahkam ile ilgili pek çok hususta münakaşa ettiler.Fakat Allah,a hamd olsun Allah,ın isimleri sıfatları ve fiilleriyle ilgili meselelerde münakaşa etmediler.Bilakis onlar Kur,an ve Sünnetin dediklerini isbat edip te,vil etmediler.Hiç bir şeyi yerinden tebdil de etmediler ( İbn Kayyım el-Cevziyye İ,lamu-l-Muvakkiin Beyrut (1973.I.49)
قَالَ يَا اِبْلٖيسُ مَا مَنَعَكَ اَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَیَّ اَسْتَكْبَرْتَ اَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالٖينَ
Ey İblis iki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir.Böbürlendin mi yoksa yüksekte olanlardan mı oldun (Sad/75)
وعن عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما قال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم:
"يأخذ الجبار سماواته وأرضه بيده" وقبض يده وجعل يقبضها ويبسطها ثم يقول: "أنا الجبار أنا الملك أين الجبارون؟ أين المتكبرون؟" قال: ويميل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن يمينه وعن شماله حتى نظرت إلى المنبر يتحرك من أسفل شيء منه حتى إني لأقول: أساقط هو برسول الله صلى الله عليه وسلم؟.
رواه الطبراني في الكبير وقال: هكذا رواه يحيى بن بكير فقال: عن عبد الله بن عمرو، وقال غيره: عن عبد الله بن عمر، ورجاله رجال الصحيح
Abdullah b.Ömer demiştir ki : Rasülullah,ı (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken işittim :
Cebbar gökleri ve yeri eline alacak; -Elini yumdu.Sonra onu açıp kapayarak- Sonra Ben Cebbar,ım ben Melik,im Nerde o cebbarlar Nerede o mütekebbirler buyuracak; Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu söylerken sağa sola sallanmaya başladı.Baktım minber tepeden tırnağa sallanıyordu.Hatta yoksa Allah Rasülü,yle (sallallahu aleyhi ve sellem) beraber yıkılacak mı diye düşünmeye başladım.
(*) Hadisi el-Mu,cemu,l-kebir,de rivayet eden Taberani Bunu Yahya b.Bükeyr bu şekilde Abdullah b.Amr,dan nakletmiştir.Başkası ise son ravi olarak Abdullah b.Ömer,i telaffuz etmiştir açıklamasını yapmıştır.Rivayetin ravileri Sahih,in ravileridir (Mecma,uz-Zevaid ve Menbau,l-Fevaid c.1.s.213 No : 275)
وعن ابن عمر رضي الله عنهما قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
"يطوي الله تبارك وتعالى السماوات فيأخذهن بيمينه ويطوي الأرض فيأخذها بيده الأخرى ثم يقول: أنا الملك أين الملوك؟" قال عمر بن حمزة: فحدثت به عكرمة فقال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: قال: ثم ذكر نحو حديث سالم هذا عن ابن عمر.
قلت: رواه البزار هكذا، وحديث ابن عمر في الصحيح بغير سياقه ورجاله ثقات
İbn Ömer,in bildirdiğine göre Rasülullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur :
Yüce Allah gökleri dürecek onları sağ eline alacak.Yeri dürecek ve onu da diğer eline alacak.Sonra Ben Melik,im nerede o melikler buyuracak;
Ömer b.Hamza der ki : Ben bunu İkrime,ye anlatınca dedi ki: Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu…Sonra Salim,in İbn Ömer,den yaptığı bu rivayetine benzer bir hadis zikretti….
(*) Ben derim ki : Hadisi Bezzar bu şekilde rivayet etmiştir.İbn Ömer hadisi Sahih-i Buhari,de farklı bir varyantla geçmiş olup ravileri güvenilir kimselerdir.( Mecma,uz-Zevaid ve Menbau,l-Fevaid c.1.s.213.No : 276)
وعن نعيم بن همار أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:
"الميزان بيد الرحمن يرفع أقواماً ويضع آخرين".
رواه البزار ورجاله رجال الصحيح
Nuaym b.Hemmar,ın bildirdiğine göre Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Mizan Rahman,ın elindedir; O bir takım milletleri yükseltirken diğerlerini alçaltır buyurmuştur.
(*) Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravileri sahih,in ravileridir.( Mecma,uz-Zevaid ve Menbau,l-Fevaid.c.1.s.214 No : 277)
حدثنا سلمة بن شبيب وعبد بن حميد قالا حدثنا عبد الرزاق عن معمر عن أيوب عن أبي قلابة عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أتاني الليلة ربي تبارك وتعالى في أحسن صورة قال أحسبه في المنام فقال يا محمد هل تدري فيم يختصم الملأ الأعلى قال قلت لا قال فوضع يده بين كتفي حتى وجدت بردها بين ثديي أو قال في نحري فعلمت ما في السماوات وما في الأرض قال يا محمد هل تدري فيم يختصم الملأ الأعلى قلت نعم قال في الكفارات والكفارات المكث في المساجد بعد الصلوات والمشي على الأقدام إلى الجماعات وإسباغ الوضوء في المكاره ومن فعل ذلك عاش بخير ومات بخير وكان من خطيئته كيوم ولدته أمه وقال يا محمد إذا صليت فقل اللهم إني أسألك فعل الخيرات وترك المنكرات وحب المساكين وإذا أردت بعبادك فتنة فاقبضني إليك غير مفتون قال والدرجات إفشاء السلام وإطعام الطعام والصلاة بالليل والناس نيام قال أبو عيسى وقد ذكروا بين أبي قلابة وبين بن عباس في هذا الحديث رجلا وقد رواه قتادة عن أبي قلابة عن خالد بن اللجلاج عن بن عباس
صحيح
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ulu ve yüce Rabbim bu gece en güzel surette (İbn Abbâs dedi ki: Uyku aleminde) bana göründü ve Ey Muhammed büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda münakaşa ediyorlar biliyor musun? Ben de hayır dedim. Bunun üzerine elini iki omuzumun arasına koydu -veya göğsüme- ve ben o iki elin soğukluğunu iki kürek kemiği arasında veya göğsümde hissettim. Sonra göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildim. Tekrar, Ey Muhammed! Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda münakaşa ediyorlar biliyor musun? Ben de evet dedim. Keffaretler hakkında… Keffaretler namazdan sonra mescidde kalmak, mescidlerdeki cemaate yaya olarak yürümek her türlü zorluk ve soğuklarda bile abdest organlarını kapsamlı yıkamaktır. Kim böyle yaparsa hayırla yaşar hayırla ölür ve her türlü hata ve günahlarından sıyrılarak annesinden doğduğu gün gibi tertemiz olur. Sonra şöyle buyurdu: Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle duâ et: Allah’ım iyilikler yapmayı kötülüklerden el çekmeyi yoksulları sevmeyi senden dilerim. Kullarına bir kötülük göndereceğin vakit beni o kötülüklerden uzak tut yanına al… Rasûlullah (s.a.v.), sözüne şöyle devam etti: Dereceler ise selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykudayken geceleyin namaz kılmaktır. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) (Şeyh Elbani dedi ki : Sahih tir)
Tirmizî: Bu hadiste Ebû Kılabe ile İbn Abbâs arasında bir şahıs daha ilave edilmektedir. Katâde bu hadisi Ebû Kılâbe’den, Hâlid b. Leclac’tan ve İbn Abbâs’tan rivâyet etmiştir.
محمد بن بشار حدثنا معاذ بن هشام حدثني أبي عن قتادة عن أبي قلابة عن خالد بن اللجلاج عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أتاني ربي في أحسن صورة فقال يا محمد قلت لبيك ربي وسعديك قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت ربي لا أدري فوضع يده بين كتفي فوجدت بردها بين ثديي فعلمت ما بين المشرق والمغرب قال يا محمد فقلت لبيك رب وسعديك قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت في الدرجات والكفارات وفي نقل الأقدام إلى الجماعات وإسباغ الوضوء في المكروهات وانتظار الصلاة بعد الصلاة ومن يحافظ عليهن عاش بخير ومات بخير وكان من ذنوبه كيوم ولدته أمه قال هذا حديث حسن غريب من هذا الوجه قال وفي الباب عن معاذ بن جبل وعبد الرحمن بن عائش عن النبي صلى الله عليه وسلم وقد روي هذا الحديث عن معاذ بن جبل عن النبي صلى الله عليه وسلم بطوله وقال إني نعست فاستثقلت نوما فرأيت ربي في أحسن صورة فقال فيم يختصم الملأ الأعلى
قال الترميذ حسن غريب
قال الشيخ الألباني : صحيح
3234- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Rabbim bana en güzel şekilde göründü ve: “Ey Muhammed!” dedi. Ben de “Ey Rabbim, buyur emrine amadeyim” dedim. Şöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?” Ben de: “Bilmiyorum Ya Rabbi” dedim. “Elini iki küreğimin arasına koydu ben iki elin soğukluğunu iki memem arasında hissettim sonra doğu ile batı arasında her şeyi bildim sonra, Ya Muhammed! Buyurdu. Ben de “Buyur Rabbim emrine amadeyim” dedim, şöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?” “Dereceler ve keffaretler konusunda” dedim; Mescidlere cemaate katılmak için adım atmalar, her türlü zorluk ve sıkıntılı anlarda bile abdest organlarını kapsamlı yıkamak bir namazdan sonra diğer namazı beklemek. Kim bunlara devam ederse hayırla yaşar hayırla ölür ve günahlarından temizlenip annesinden doğduğu gün gibi olur. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.(Şeyh Elbani dedi ki Sahih tir)
Tirmizî: Bu konuda Muâz b. Cebel’den, Abdurrahman b. Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Bu hadis Muâz b. Cebel tarafından uzun olarak aktarılmış olup Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Uyuklamaya başlamıştım bir ağırlık çöktü uyuya kalmışım Rabbimi en güzel şekilde gördüm büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar? Buyurdu.
حدثنا محمد بن بشار حدثنا معاذ بن هانئ حدثنا أبو هانئ اليشكري حدثنا جهضم بن عبد الله عن يحيى بن أبي كثير عن زيد بن سلام عن أبي سلام عن عبد الرحمن بن عائش الحضرمي أنه حدثه عن مالك بن يخامر السكسكي عن معاذ بن جبل رضي الله عنه قال : احتبس عنا رسول الله صلى الله عليه وسلم ذات غداة عن صلاة الصبح حتى كدنا نتراءى عين الشمس فخرج سريعا فثوب بالصلاة فصلى رسول الله صلى الله عليه وسلم وتجوز في صلاته فلما سلم دعا بصوته قال لنا على مصافكم كما أنتم ثم انفتل إلينا ثم قال أما إني سأحدثكم ما حبسني عنكم الغداة إني قمت من الليل فتوضأت وصليت ما قدر لي فنعست في صلاتي حتى استثقلت فإذا أنا بربي تبارك وتعالى في أحسن صورة فقال يا محمد قلت لبيك رب قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت لا أدري قالها ثلاثا قال فرأيته وضع كفه بين كتفي حتى وجدت برد أنامله بين ثديي فتجلى لي كل شيء وعرفت فقال يا محمد قلت لبيك رب قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت في الكفارات قال ما هن قلت مشي الأقدام إلى الحسنات والجلوس في المساجد بعد الصلوات وإسباغ الوضوء حين الكريهات قال فيم قلت إطعام الطعام ولين الكلام والصلاة بالليل والناس نيام قال سل قل اللهم إني أسألك فعل الخيرات وترك المنكرات وحب المساكين وأن تغفر لي وترحمني وإذا أردت فتنة قوم فتوفني غير مفتون أسألك حبك وحب من يحبك وحب عمل يقرب إلى حبك قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إنها حق فادرسوها ثم تعلموها قال أبو عيسى هذا حديث حسن صحيح سألت محمد بن إسماعيل عن هذا الحديث فقال هذا حديث حسن صحيح وقال هذا أصح من حديث الوليد بن مسلم عن عبد الرحمن بن يزيد بن جابر قال حدثنا خالد بن اللجلاج حدثني عبد الرحمن بن عائش الحضرمي قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم فذكر الحديث وهذا غير محفوظ هكذا ذكر الوليد في حديثه عن عبد الرحمن بن عائش قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم وروى بشر بن بكر عن عبد الرحمن بن يزيد بن جابر هذا الحديث بهذا الإسناد عن عبد الرحمن بن عائش عن النبي صلى الله عليه وسلم وهذا أصح وعبد الرحمن بن عائش لم يسمع من النبي صلى الله عليه وسلم
قال الترميذ حسن صحيح
قال الشيخ الألباني : صحيح
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir sabah namazına o kadar geç kalmıştı ki neredeyse güneş doğacaktı. Derken çabucak çıktı namazı için kamet getirildi. Rasûlullah (s.a.v.), namazı biraz hafifçe kıldırdı. Selam verince olanca sesiyle saflarda bulunduğunuz şekilde kalınız buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi: “Beni bu sabah namazına geciktiren sebebin ne olduğunu söyleyeceğim, geceleyin kalkıp abdest alıp gereği kadar namaz kıldım, derken namazda uyuklamaya başladım sonra uykum ağırlaştı ve ben bu sırada Rabbimi en güzel surette gördüm. Ya Muhammed buyurdu. Ben de: Ey Rabbim buyur emrine amadeyim dedim. Şöyle buyurdu: Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?” Ben de: “Bilmiyorum Ya Rabbi” dedim. Bunu üç kere tekrarladı. Sonra el ayasını iki küreğimin arasına koydu ben iki elin serinliğini iki memem arasında hissettim. Her şey bana göründü ve her şeyi bildim. Ya Muhammed! Buyurdu. Ben de “Buyur Rabbim emrine amadeyim” dedim, şöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?”Ben de: “Keffaretler konusunda” dedim. “Nedir onlar?” buyurdu. Ben de dedim ki: “İyiliklere adımları çoğaltmak, namazlardan sonra mescidlerde oturmak, her türlü zorluklar karşısında abdest organlarını kapsamlı yıkamak.” “Sonra hangi konularda” buyurdu. “Yemek yedirmek yumuşak söz söylemek, insanlar uyurken geceleyin namaz kılmak. Bunun üzerine: “Dile benden ne dilersen” buyurdu. Ben de şöyle duâ ettim: “Allah’ım iyilikler yapmayı kötülüklerden el çekmeyi, yoksulları sevmeyi beni beni bağışlayıp esirgemeni senden dilerim. Bir topluma bir fitne göndereceksen beni o fitneye düşürmeksizin vefat ettir. Bana seni sevmeyi seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine yaklaştıran her ameli sevmeyi nasib eyle.” Rasûlullah (s.a.v.): “Bu söylenenler haktır ve gerçektir bunları kendinize ders edininiz ve öğreniniz” buyurdu. (Müsned: 21093)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. İsmail’e bu hadis hakkında sordum; Dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Velid b. Müslim’in, Abdurrahman b. Yezîdb. Câbir’den rivâyetinden daha sahihtir.
Tirmizî: Hâlid b. Leclac, Abdurrahman b. Aiş el Hadramî’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim dedi ve bu hadisi aynen aktardı bu rivâyet mahfuz değildir.
Aynı şekilde Velid hadisinde Abdurrahman b. Âiş’den rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim…
Bişr b. Bekr, Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir’den bu hadisi bu senedle Abdurrahman b. Âiş’den rivâyet etmiştir. Bu rivâyet daha sahihtir. Abdurrahman b. Âiş, Peygamber (s.a.v)’den hadis işitmemiştir.
*** (Bu bölümden sonra kırkıncı bölüm, Arapça orijinal nüshada atlandığı için biz de aynen numaralandırdık)
حدثنا مسدد ثنا سفيان ح وثنا أحمد بن صالح المعنى قال ثنا سفيان بن عيينة عن عمرو بن دينار سمع طاوسا يقول سمعت أبا هريرة يخبر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : احتج آدم وموسى فقال موسى يا آدم أنت أبونا خيبتنا وأخرجتنا من الجنة فقال آدم أنت موسى اصطفاك الله بكلامه وخط لك التوراة بيده تلومني على أمر قدره على قبل أن يخلقني بأربعين سنة فحج آدم موسى قال أحمد بن صالح عن عمرو عن طاوس سمع أبا هريرة
Ebu Hüreyre (r.a) Peygamber (s.a.v) in şöyle söylediğini haber vermiştir : Adem ve Musa münakaşa ettiler.Musa dedi ki : Ey Adem Sen bizim babamızsın sen bizi zarara sokup cennetten çıkardın;Adem dedi ki: Sen Musa,sın Allah seninle özel konuşmasıyla seni seçkin kıldı ve Tevrat,ı senin için KENDİ ELİY,LE YAZDI? Böylelikle Allah,ın beni yaratmadan kırk yıl önce benim hakkımda takdir ettiği bir şeyden dolayı beni kınamakta mısın? Böylece Adem Musa,ya galib geldi (Buhari Enbiya : 31 Müslim Kader : 13 Ebu Davud c.3.s.510 No : 4701)
Hadis Kitaplarında ki Bablar bile Sıfatları red edenlerin Cehmiyye Meshebi olduğunu Ispat etmektedir : Ebu Davud şöyle bir bab açmıştır : Babu fiy Er,reddu Ale,l Cehmiyye ve ardında Allah azze ve Celle,nin El,sıfatı hakkında şu hadisi zikretmiştir :
حدثنا عثمان بن أبي شيبة ومحمد بن العلاء أن أبا أسامة أخبرهم عن عمر بن حمزة قال قال سالم أخبرني عبد الله بن عمر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يطوي الله السماوات يوم القيامة ثم يأخذهن بيده اليمنى ثم يقول أنا الملك أين الجبارون أين المتكبرون ثم يطوي الأرضين ثم يأخذهن قال بن العلاء بيده الأخرى ثم يقول أنا الملك أين الجبارون أين المتكبرون
Abdullah b.Ömer (r.a) den rivayete göre şöyle demiştir : Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu : Allah kıyamet gününde gökleri dürer onu SAĞ ELİNE alır ve sonra da şöyle buyurur : Mülk ve otorite benimdir.Dünyadaki zalimler nerede? İmkanlarıyla kendilerini büyük sananlar nerede?Sonra yeryüzünü dürüp ELİNE ALIR-Ravi İbn-nül A,la diğer ELİNE ALIR demiştir-Sonra mülk ve ototite benimdir.Nerede o dünyadaki zalimler nerede o dünyadaki imkanlarıyla büyüklenenler buyuracak (Ebu Davud C.3.s.522.523 No : 4732) Buhari Rikak 44 Müslim Münafikun 24)
حدثنا إسحاق بن موسى بن عبدالله بن موسى بن عبدالله بن يزيد الأنصاري. حدثنا أنس بن عياض. حدثني الحارث بن أبي ذباب عن يزيد (وهو ابن هرمز) وعبدالرحمن الأعرج، قالا: سمعنا أبا هريرة قال:
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "احتج آدم موسى عليهما السلام عند ربهما. فحج آدم موسى. قال موسى: أنت آدم الذي خلقك الله بيده، ونفخ فيك من روحه، وأسجد لك ملائكته، وأسكنك في جنته، ثم أهبطت الناس بخطيئتك إلى الأرض؟ فقال آدم: أنت موسى الذي اصطفاك الله برسالته وبكلامه، وأعطاك الألواح فيها تبيان كل شئ، وقربك نجيا، فبكم وجدت الله كتب التوراة قبل أن أخلق؟ قال موسى: بأربعين عاما. قال آدم: فهل وجدت فيها: {وعصى آدم ربه فغوى؟} [/طه /]. قال: نعم. قال: أفتلومني على أن عملت عملا كتبه الله علي أن أعمله قبل أن يخلقني بأربعين سنة؟" قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "فحج آدم موسى".
15- ( ) ............. : Yezid İbn Hürmüz ile Abdurrahman el,A,rac dedi ler ki : Biz Ebu Hüreyre (r.a) den işittik şöyle dedi : Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu : Adem ile Musa (a.s) Rabları katında biribirlerine karşı hüccet getirerek mücadele ettiler.Neticede Adem Musa,ya hüccetle galabe etti Musa :
---Sen Allah,ın KENDİ ELİYLE YARATTIĞI ruhundan rüh üflediği meleklerini sana secde ettirdiği cennetinde iskan edib oturtduğu sonra da yapmış olduğun hatadan dolayı insanları arza indirten Adem misin diye sordu Adem :
---Sen Allah,ın rasüllükle ve kelamı ile mümtaz kılıb seçtiği içinde herşeyin beyanı bulunan Levhaları verdiği ve yavaşca konuşucu olarak seni kendisine yaklaştırdığı Musa,sın Benim yaratılmamdan kaç sene önce Allah,ın Tevrat-ı yazdığını buluyorsun dedi Musa : Kırk yıl önce dedi Adem : Peki Tevrat,ın içinde Ve Adem Rabbına asi oldu da şaşıp kaldı (taha : 121) ayetini buldunmu diye sordu Musa : Evet buldum dedi Adem : Öyle ise Allah,ın beni yaratmasından kırk sene önce benim işlemekliğimi üzerime yazmış olduğu bir işi işlememden dolayı beni azarlayıp levm mi ediyorsun dedi ....Rasülullah (s.a.v) böylece Adem Musa,yı huccetle mağlub etmişdir buyurdu (Sahih-i Müslim c.8.s.127-128 No : 2652)
حدثنا عبدالملك بن شعيب بن الليث. حدثني أبي عن جدي. حدثني خالد بن يزيد عن سعيد بن أبي هلال، عن زيد بن أسلم، عن عطاء بن يسار، عن أبي سعيد الخدري،
عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "تكون الأرض يوم القيامة خبزة واحدة. يكفؤها الجبار بيده. كما يكفؤ أحدكم خبزته في السفر. نزلا لأهل الجنة". قال فأتى رجل من اليهود. فقال: بارك الرحمن عليك، أبا القاسم! ألا أخبرك بنزل أهل الجنة يوم القيامة؟ قال "بلى" قال: تكون الأرض خبزة واحدة (كما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم). قال فنظر إلينا رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم ضحك حتى بدت نواجذه. قال: ألا أخبرك بإدامهم؟ قال "بلى" قال: إدامهم بالام ونون. قالوا: وما هذا؟ قال: ثور ونون. يأكل من زائدة كبدهما سبعون ألفا.
30—( ) ............... : Ebu Said Hudri (r.a) den ; Rasülullah (s.a.v) Kıyamet gününde Arz tandırda pişirilen bazlama ve pide gibi olur.Cebbar olan Allah onu herhangi birinizin yolculukda bazlamasını evirip cevirdiği gibi cennet ahalisi için bir konuk taamı olmak üzere ELİY,LE EVİRİP cevirir buyurdu......... hadis devam ediyor.......( Sahih-i-Müslim c.8.s.315 No : 2792)
Sahih-i Buhari el-Bakara Süresi (ayet/31 kavli babı) Yüce Allah,ın Ve Adem,e bütün isimleri öğretti…..başlığı altında şunu zikreder : Enes (r.a) ten Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur : Müminler kıyamet gününde toplanırlar da : -(Bir kimseden) Rabb,imizin huzurunda bize şefaat etmesini istesek dediler.
Akabinde Adem,e geldiler ve;
---Sen insanların babası Adem,sin.Allah seni kendi eliyle yarattı meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğretti.Hadis uzunca devam ediyor…(Sahih-i-Buhari Kitabu,t-Tefsir.s.4169-4170)
Suddi İbn Abbas (r.a) şunu aktarır : Adem Rabbından kelimeler belleyip aldı – Yani Adem (a.s) dedi ki : Ey Rabbım beni kendi elinle yaratmadınmı ? (Allah) evet yarattım buyurdu…hadis devam ediyor……Bunu Avf,Sa,id İbn Cübeyr ve Said İbn Ma,bed İbn Abbas,dan benzer şekilde rivayet ederler Hakim de Müstedtek,inde Sa,id İbn Cübeyr kanalıyla İbn Abbas,dan rivayet eder ve isnadının Sahih olduğunu söyler….(İbn Kesir Tevsiri Bakara/37 ayetin tevsiri…..)
Allah Azze ve Celle nin zatı için ispat edilen isim ve sıfatların hiç birisi mahlukun isim ve sıfatlarına ve mahlukun isim ve sıfatları da Allah,ın isim ve sıfatlarına benzemez (Teşbihsiz)
Çünkü Kitap ve Sünnet,te açık bir ifade ile gelen nasslarda isim ve sıfatlar kemali serdeder (kemal derecesindedir) Teşbihte kemal serdedilir mi? Benzettiğinde kime benzeteceksin İnsandaki sıfatlar hep noksandır.Halbuki Allah Azze ve Celle nin sıfatları kemali serdeder.Bundan dolayı mahlukundan hiçbirisi bu isim ve sıfatlarda O,na ortak değil ve denk olamaz.Ne benzeme vardır ne de denklik vardır.
Yalnız bu demek değildir ki Allah Azze ve Celle ye ıtlak edilen isim ve sıfatlardan hiçbirisi Allah Azze ve Celle den başkasına ıtlak edilerek isimlendirilemez.Aksine isim ve sıfatların bazılarında kul ile Rabbın isimde olan müşterekliği vardır (müşterek olarak kullanılmıştır) Yani Allah Azze ve Celle ye Alim, Kerim denildiği gibi kula da alim kerim deniliyor.Yalnız isim de ki müştereklik müsemmada ki müşterekliği gerektirmez.Yani Rabbe ait olanlar mahluka benzerliği ispat etmez Mahlukun ki ile aynı demek değildir….
Ibn Kayyım el Cevziyye şöyle der : Doğrusu her bir gurup meshebine uymayanı tevil etmiştir.Tevil edilebilir ve edilemez olan nassların ayrımında ölçü tevil yapanların benimsedikleri görüş ve kaideler olmuştur.Kaidelerin uygun olan nassları kabul etmiş olmayanları mümkünse toptan inkar etmiş,değilse tevil etme yoluna gitmişlerdir.Bu sebeble sahabe düşmanlığını benimseyen Rafiziler,onların faziletine dair varit olan nassları ya red veya tevil etmişlerdir.Cehmiyye de Allah,ın arşın üzerinde ve yaratıklarından ayrı oluşunu,kelam sıfatını ve ru,yeti inkar etmeyi temel bir ilke olarak benimsedikleri için bu ilkeye aykırı olan her nassı tevil etmişlerdir.(İbn Kayyım el-Cevziyye es-Sevaik ale,l-Cehmiyye ve-l-Muattıla I,230-231)
İmam Ahmed b.Hanbel ve İshak b.Ruhuye gibi selef alimleri nuzul ru,yet vech yedeyn ve ityan gibi konuları Kur,an ve Sünnet,in rehberliği ile tespit ettiler.Zira Kitap ve Sünnet tek parça ışık kaynağıdır.
Kur,an,ın manalarını; güvenilir ravilerin Rasulullah ve onun varislerinden aktardıkları bilgilerle anlamak en güzeldir.Selef alimleri hidayet önderi olan sahabe ve tabiunun görüşlerini de aldılar.Doğru düşünenler için Kur,an tefsirinde bu yolu izlemek her halde;Müreysi,Cübai,Nazzam ve Allaf gibi Cehmiyyenin ve Mütezilenin sapmış önderlerinin görüşlerini almaktan daha iyidir ki onlar dinde çeşitli sapıklıklar ve bid,atler ürettiler temel esasları parçaladılar kendi aralarında bölük pörçük oldular ve sonunda her gurup kendi bilgisiyle müsterih oldu yoluna devam etti.Sahih sünnet,le sahabe ve tabiün görüşleri ile Kur,an,ın anlaşılması caiz değil de Cehmiyye ve taraflarının Allaf ,Nazzam Mureysi ve Abdülcebbar gibilerinin kalpleri ve dilleri körelmiş Kur,an ve Sünnet,ten uzak görüşleriyle mi anlamak caizdir daha doğrudur.Rasülullah,tan gelen hadisler ilim ifade etmez de onların zikrettiği söz ve şiirler mi ilim ifade eder ( İbn Kayyım Muhrasaru,s-Savaik II/335-336)
"Allah, bizzat kendisinin, Qur'an'da kendisini ve elçisinin O'nu vasfettiği sıfatlardan başka sıfatlarla tavsif olunamaz. Bu hususta Qur'an ve Hadisin dışına çıkılamaz. Biz şunu biliriz ki, Allah'ın bu sıfatlarla tavsifi haktır. Bunda gerçeğe aykırı bir husus yoktur ve manası, Allah'ın sözleriyle murad ettiği mana olarak bilinir. Bununla beraber, O'nun esma ve sıfatlarıyla birlikte zikredilen mukaddes Nefsi ve fiilleri bakımından hiçbir benzeri yoktur. Biz inanırız ki, O'nun hakikaten bir zatı, hakikaten fiilleri vardır, yine hakikaten sıfatları vardır, fakat ne zatında ve ne de fiillerinde hiçbir şey O'nun benzeri değildir, O, noksanlık ve hudusu gerektiren her şeyden münezzehtir, kemale müstehaktır."
* * * * * * *
Sallallahu Teâla alâ Muhammedin ve alâ A'lihi ve Sahbihi ecmaîn.
VE'L- HAMDÜ Lİ'LLAHİ RABBİ'L ALEMİN
Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür.
"Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz." (Al-i İmran; 3/103)
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (en-Nisâ; 4/1),
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur." (el-Ahzâb; 33/70-71)
Bundan sonra, Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.
İbn Kayyım el-Cevziyye şöyle der : Ashab ahkam ile ilgili pek çok hususta münakaşa ettiler.Fakat Allah,a hamd olsun Allah,ın isimleri sıfatları ve fiilleriyle ilgili meselelerde münakaşa etmediler.Bilakis onlar Kur,an ve Sünnetin dediklerini isbat edip te,vil etmediler.Hiç bir şeyi yerinden tebdil de etmediler ( İbn Kayyım el-Cevziyye İ,lamu-l-Muvakkiin Beyrut (1973.I.49)
قَالَ يَا اِبْلٖيسُ مَا مَنَعَكَ اَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَیَّ اَسْتَكْبَرْتَ اَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالٖينَ
Ey İblis iki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir.Böbürlendin mi yoksa yüksekte olanlardan mı oldun (Sad/75)
وعن عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما قال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم:
"يأخذ الجبار سماواته وأرضه بيده" وقبض يده وجعل يقبضها ويبسطها ثم يقول: "أنا الجبار أنا الملك أين الجبارون؟ أين المتكبرون؟" قال: ويميل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن يمينه وعن شماله حتى نظرت إلى المنبر يتحرك من أسفل شيء منه حتى إني لأقول: أساقط هو برسول الله صلى الله عليه وسلم؟.
رواه الطبراني في الكبير وقال: هكذا رواه يحيى بن بكير فقال: عن عبد الله بن عمرو، وقال غيره: عن عبد الله بن عمر، ورجاله رجال الصحيح
Abdullah b.Ömer demiştir ki : Rasülullah,ı (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken işittim :
Cebbar gökleri ve yeri eline alacak; -Elini yumdu.Sonra onu açıp kapayarak- Sonra Ben Cebbar,ım ben Melik,im Nerde o cebbarlar Nerede o mütekebbirler buyuracak; Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu söylerken sağa sola sallanmaya başladı.Baktım minber tepeden tırnağa sallanıyordu.Hatta yoksa Allah Rasülü,yle (sallallahu aleyhi ve sellem) beraber yıkılacak mı diye düşünmeye başladım.
(*) Hadisi el-Mu,cemu,l-kebir,de rivayet eden Taberani Bunu Yahya b.Bükeyr bu şekilde Abdullah b.Amr,dan nakletmiştir.Başkası ise son ravi olarak Abdullah b.Ömer,i telaffuz etmiştir açıklamasını yapmıştır.Rivayetin ravileri Sahih,in ravileridir (Mecma,uz-Zevaid ve Menbau,l-Fevaid c.1.s.213 No : 275)
وعن ابن عمر رضي الله عنهما قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:
"يطوي الله تبارك وتعالى السماوات فيأخذهن بيمينه ويطوي الأرض فيأخذها بيده الأخرى ثم يقول: أنا الملك أين الملوك؟" قال عمر بن حمزة: فحدثت به عكرمة فقال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: قال: ثم ذكر نحو حديث سالم هذا عن ابن عمر.
قلت: رواه البزار هكذا، وحديث ابن عمر في الصحيح بغير سياقه ورجاله ثقات
İbn Ömer,in bildirdiğine göre Rasülullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur :
Yüce Allah gökleri dürecek onları sağ eline alacak.Yeri dürecek ve onu da diğer eline alacak.Sonra Ben Melik,im nerede o melikler buyuracak;
Ömer b.Hamza der ki : Ben bunu İkrime,ye anlatınca dedi ki: Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu…Sonra Salim,in İbn Ömer,den yaptığı bu rivayetine benzer bir hadis zikretti….
(*) Ben derim ki : Hadisi Bezzar bu şekilde rivayet etmiştir.İbn Ömer hadisi Sahih-i Buhari,de farklı bir varyantla geçmiş olup ravileri güvenilir kimselerdir.( Mecma,uz-Zevaid ve Menbau,l-Fevaid c.1.s.213.No : 276)
وعن نعيم بن همار أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:
"الميزان بيد الرحمن يرفع أقواماً ويضع آخرين".
رواه البزار ورجاله رجال الصحيح
Nuaym b.Hemmar,ın bildirdiğine göre Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Mizan Rahman,ın elindedir; O bir takım milletleri yükseltirken diğerlerini alçaltır buyurmuştur.
(*) Hadisi Bezzar rivayet etmiş olup ravileri sahih,in ravileridir.( Mecma,uz-Zevaid ve Menbau,l-Fevaid.c.1.s.214 No : 277)
حدثنا سلمة بن شبيب وعبد بن حميد قالا حدثنا عبد الرزاق عن معمر عن أيوب عن أبي قلابة عن بن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : أتاني الليلة ربي تبارك وتعالى في أحسن صورة قال أحسبه في المنام فقال يا محمد هل تدري فيم يختصم الملأ الأعلى قال قلت لا قال فوضع يده بين كتفي حتى وجدت بردها بين ثديي أو قال في نحري فعلمت ما في السماوات وما في الأرض قال يا محمد هل تدري فيم يختصم الملأ الأعلى قلت نعم قال في الكفارات والكفارات المكث في المساجد بعد الصلوات والمشي على الأقدام إلى الجماعات وإسباغ الوضوء في المكاره ومن فعل ذلك عاش بخير ومات بخير وكان من خطيئته كيوم ولدته أمه وقال يا محمد إذا صليت فقل اللهم إني أسألك فعل الخيرات وترك المنكرات وحب المساكين وإذا أردت بعبادك فتنة فاقبضني إليك غير مفتون قال والدرجات إفشاء السلام وإطعام الطعام والصلاة بالليل والناس نيام قال أبو عيسى وقد ذكروا بين أبي قلابة وبين بن عباس في هذا الحديث رجلا وقد رواه قتادة عن أبي قلابة عن خالد بن اللجلاج عن بن عباس
صحيح
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ulu ve yüce Rabbim bu gece en güzel surette (İbn Abbâs dedi ki: Uyku aleminde) bana göründü ve Ey Muhammed büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda münakaşa ediyorlar biliyor musun? Ben de hayır dedim. Bunun üzerine elini iki omuzumun arasına koydu -veya göğsüme- ve ben o iki elin soğukluğunu iki kürek kemiği arasında veya göğsümde hissettim. Sonra göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildim. Tekrar, Ey Muhammed! Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda münakaşa ediyorlar biliyor musun? Ben de evet dedim. Keffaretler hakkında… Keffaretler namazdan sonra mescidde kalmak, mescidlerdeki cemaate yaya olarak yürümek her türlü zorluk ve soğuklarda bile abdest organlarını kapsamlı yıkamaktır. Kim böyle yaparsa hayırla yaşar hayırla ölür ve her türlü hata ve günahlarından sıyrılarak annesinden doğduğu gün gibi tertemiz olur. Sonra şöyle buyurdu: Ey Muhammed! Namaz kıldığında şöyle duâ et: Allah’ım iyilikler yapmayı kötülüklerden el çekmeyi yoksulları sevmeyi senden dilerim. Kullarına bir kötülük göndereceğin vakit beni o kötülüklerden uzak tut yanına al… Rasûlullah (s.a.v.), sözüne şöyle devam etti: Dereceler ise selamı yaymak, yemek yedirmek, insanlar uykudayken geceleyin namaz kılmaktır. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) (Şeyh Elbani dedi ki : Sahih tir)
Tirmizî: Bu hadiste Ebû Kılabe ile İbn Abbâs arasında bir şahıs daha ilave edilmektedir. Katâde bu hadisi Ebû Kılâbe’den, Hâlid b. Leclac’tan ve İbn Abbâs’tan rivâyet etmiştir.
محمد بن بشار حدثنا معاذ بن هشام حدثني أبي عن قتادة عن أبي قلابة عن خالد بن اللجلاج عن بن عباس عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : أتاني ربي في أحسن صورة فقال يا محمد قلت لبيك ربي وسعديك قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت ربي لا أدري فوضع يده بين كتفي فوجدت بردها بين ثديي فعلمت ما بين المشرق والمغرب قال يا محمد فقلت لبيك رب وسعديك قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت في الدرجات والكفارات وفي نقل الأقدام إلى الجماعات وإسباغ الوضوء في المكروهات وانتظار الصلاة بعد الصلاة ومن يحافظ عليهن عاش بخير ومات بخير وكان من ذنوبه كيوم ولدته أمه قال هذا حديث حسن غريب من هذا الوجه قال وفي الباب عن معاذ بن جبل وعبد الرحمن بن عائش عن النبي صلى الله عليه وسلم وقد روي هذا الحديث عن معاذ بن جبل عن النبي صلى الله عليه وسلم بطوله وقال إني نعست فاستثقلت نوما فرأيت ربي في أحسن صورة فقال فيم يختصم الملأ الأعلى
قال الترميذ حسن غريب
قال الشيخ الألباني : صحيح
3234- İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Rabbim bana en güzel şekilde göründü ve: “Ey Muhammed!” dedi. Ben de “Ey Rabbim, buyur emrine amadeyim” dedim. Şöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?” Ben de: “Bilmiyorum Ya Rabbi” dedim. “Elini iki küreğimin arasına koydu ben iki elin soğukluğunu iki memem arasında hissettim sonra doğu ile batı arasında her şeyi bildim sonra, Ya Muhammed! Buyurdu. Ben de “Buyur Rabbim emrine amadeyim” dedim, şöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?” “Dereceler ve keffaretler konusunda” dedim; Mescidlere cemaate katılmak için adım atmalar, her türlü zorluk ve sıkıntılı anlarda bile abdest organlarını kapsamlı yıkamak bir namazdan sonra diğer namazı beklemek. Kim bunlara devam ederse hayırla yaşar hayırla ölür ve günahlarından temizlenip annesinden doğduğu gün gibi olur. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.(Şeyh Elbani dedi ki Sahih tir)
Tirmizî: Bu konuda Muâz b. Cebel’den, Abdurrahman b. Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Bu hadis Muâz b. Cebel tarafından uzun olarak aktarılmış olup Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Uyuklamaya başlamıştım bir ağırlık çöktü uyuya kalmışım Rabbimi en güzel şekilde gördüm büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar? Buyurdu.
حدثنا محمد بن بشار حدثنا معاذ بن هانئ حدثنا أبو هانئ اليشكري حدثنا جهضم بن عبد الله عن يحيى بن أبي كثير عن زيد بن سلام عن أبي سلام عن عبد الرحمن بن عائش الحضرمي أنه حدثه عن مالك بن يخامر السكسكي عن معاذ بن جبل رضي الله عنه قال : احتبس عنا رسول الله صلى الله عليه وسلم ذات غداة عن صلاة الصبح حتى كدنا نتراءى عين الشمس فخرج سريعا فثوب بالصلاة فصلى رسول الله صلى الله عليه وسلم وتجوز في صلاته فلما سلم دعا بصوته قال لنا على مصافكم كما أنتم ثم انفتل إلينا ثم قال أما إني سأحدثكم ما حبسني عنكم الغداة إني قمت من الليل فتوضأت وصليت ما قدر لي فنعست في صلاتي حتى استثقلت فإذا أنا بربي تبارك وتعالى في أحسن صورة فقال يا محمد قلت لبيك رب قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت لا أدري قالها ثلاثا قال فرأيته وضع كفه بين كتفي حتى وجدت برد أنامله بين ثديي فتجلى لي كل شيء وعرفت فقال يا محمد قلت لبيك رب قال فيم يختصم الملأ الأعلى قلت في الكفارات قال ما هن قلت مشي الأقدام إلى الحسنات والجلوس في المساجد بعد الصلوات وإسباغ الوضوء حين الكريهات قال فيم قلت إطعام الطعام ولين الكلام والصلاة بالليل والناس نيام قال سل قل اللهم إني أسألك فعل الخيرات وترك المنكرات وحب المساكين وأن تغفر لي وترحمني وإذا أردت فتنة قوم فتوفني غير مفتون أسألك حبك وحب من يحبك وحب عمل يقرب إلى حبك قال رسول الله صلى الله عليه وسلم إنها حق فادرسوها ثم تعلموها قال أبو عيسى هذا حديث حسن صحيح سألت محمد بن إسماعيل عن هذا الحديث فقال هذا حديث حسن صحيح وقال هذا أصح من حديث الوليد بن مسلم عن عبد الرحمن بن يزيد بن جابر قال حدثنا خالد بن اللجلاج حدثني عبد الرحمن بن عائش الحضرمي قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم فذكر الحديث وهذا غير محفوظ هكذا ذكر الوليد في حديثه عن عبد الرحمن بن عائش قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم وروى بشر بن بكر عن عبد الرحمن بن يزيد بن جابر هذا الحديث بهذا الإسناد عن عبد الرحمن بن عائش عن النبي صلى الله عليه وسلم وهذا أصح وعبد الرحمن بن عائش لم يسمع من النبي صلى الله عليه وسلم
قال الترميذ حسن صحيح
قال الشيخ الألباني : صحيح
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir sabah namazına o kadar geç kalmıştı ki neredeyse güneş doğacaktı. Derken çabucak çıktı namazı için kamet getirildi. Rasûlullah (s.a.v.), namazı biraz hafifçe kıldırdı. Selam verince olanca sesiyle saflarda bulunduğunuz şekilde kalınız buyurdu ve bize dönerek şöyle dedi: “Beni bu sabah namazına geciktiren sebebin ne olduğunu söyleyeceğim, geceleyin kalkıp abdest alıp gereği kadar namaz kıldım, derken namazda uyuklamaya başladım sonra uykum ağırlaştı ve ben bu sırada Rabbimi en güzel surette gördüm. Ya Muhammed buyurdu. Ben de: Ey Rabbim buyur emrine amadeyim dedim. Şöyle buyurdu: Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?” Ben de: “Bilmiyorum Ya Rabbi” dedim. Bunu üç kere tekrarladı. Sonra el ayasını iki küreğimin arasına koydu ben iki elin serinliğini iki memem arasında hissettim. Her şey bana göründü ve her şeyi bildim. Ya Muhammed! Buyurdu. Ben de “Buyur Rabbim emrine amadeyim” dedim, şöyle buyurdu: “Büyük ve ileri gelen melekler topluluğu hangi konuda tartışıyorlar?”Ben de: “Keffaretler konusunda” dedim. “Nedir onlar?” buyurdu. Ben de dedim ki: “İyiliklere adımları çoğaltmak, namazlardan sonra mescidlerde oturmak, her türlü zorluklar karşısında abdest organlarını kapsamlı yıkamak.” “Sonra hangi konularda” buyurdu. “Yemek yedirmek yumuşak söz söylemek, insanlar uyurken geceleyin namaz kılmak. Bunun üzerine: “Dile benden ne dilersen” buyurdu. Ben de şöyle duâ ettim: “Allah’ım iyilikler yapmayı kötülüklerden el çekmeyi, yoksulları sevmeyi beni beni bağışlayıp esirgemeni senden dilerim. Bir topluma bir fitne göndereceksen beni o fitneye düşürmeksizin vefat ettir. Bana seni sevmeyi seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine yaklaştıran her ameli sevmeyi nasib eyle.” Rasûlullah (s.a.v.): “Bu söylenenler haktır ve gerçektir bunları kendinize ders edininiz ve öğreniniz” buyurdu. (Müsned: 21093)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Muhammed b. İsmail’e bu hadis hakkında sordum; Dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Velid b. Müslim’in, Abdurrahman b. Yezîdb. Câbir’den rivâyetinden daha sahihtir.
Tirmizî: Hâlid b. Leclac, Abdurrahman b. Aiş el Hadramî’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim dedi ve bu hadisi aynen aktardı bu rivâyet mahfuz değildir.
Aynı şekilde Velid hadisinde Abdurrahman b. Âiş’den rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim…
Bişr b. Bekr, Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir’den bu hadisi bu senedle Abdurrahman b. Âiş’den rivâyet etmiştir. Bu rivâyet daha sahihtir. Abdurrahman b. Âiş, Peygamber (s.a.v)’den hadis işitmemiştir.
*** (Bu bölümden sonra kırkıncı bölüm, Arapça orijinal nüshada atlandığı için biz de aynen numaralandırdık)
حدثنا مسدد ثنا سفيان ح وثنا أحمد بن صالح المعنى قال ثنا سفيان بن عيينة عن عمرو بن دينار سمع طاوسا يقول سمعت أبا هريرة يخبر عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : احتج آدم وموسى فقال موسى يا آدم أنت أبونا خيبتنا وأخرجتنا من الجنة فقال آدم أنت موسى اصطفاك الله بكلامه وخط لك التوراة بيده تلومني على أمر قدره على قبل أن يخلقني بأربعين سنة فحج آدم موسى قال أحمد بن صالح عن عمرو عن طاوس سمع أبا هريرة
Ebu Hüreyre (r.a) Peygamber (s.a.v) in şöyle söylediğini haber vermiştir : Adem ve Musa münakaşa ettiler.Musa dedi ki : Ey Adem Sen bizim babamızsın sen bizi zarara sokup cennetten çıkardın;Adem dedi ki: Sen Musa,sın Allah seninle özel konuşmasıyla seni seçkin kıldı ve Tevrat,ı senin için KENDİ ELİY,LE YAZDI? Böylelikle Allah,ın beni yaratmadan kırk yıl önce benim hakkımda takdir ettiği bir şeyden dolayı beni kınamakta mısın? Böylece Adem Musa,ya galib geldi (Buhari Enbiya : 31 Müslim Kader : 13 Ebu Davud c.3.s.510 No : 4701)
Hadis Kitaplarında ki Bablar bile Sıfatları red edenlerin Cehmiyye Meshebi olduğunu Ispat etmektedir : Ebu Davud şöyle bir bab açmıştır : Babu fiy Er,reddu Ale,l Cehmiyye ve ardında Allah azze ve Celle,nin El,sıfatı hakkında şu hadisi zikretmiştir :
حدثنا عثمان بن أبي شيبة ومحمد بن العلاء أن أبا أسامة أخبرهم عن عمر بن حمزة قال قال سالم أخبرني عبد الله بن عمر قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : يطوي الله السماوات يوم القيامة ثم يأخذهن بيده اليمنى ثم يقول أنا الملك أين الجبارون أين المتكبرون ثم يطوي الأرضين ثم يأخذهن قال بن العلاء بيده الأخرى ثم يقول أنا الملك أين الجبارون أين المتكبرون
Abdullah b.Ömer (r.a) den rivayete göre şöyle demiştir : Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu : Allah kıyamet gününde gökleri dürer onu SAĞ ELİNE alır ve sonra da şöyle buyurur : Mülk ve otorite benimdir.Dünyadaki zalimler nerede? İmkanlarıyla kendilerini büyük sananlar nerede?Sonra yeryüzünü dürüp ELİNE ALIR-Ravi İbn-nül A,la diğer ELİNE ALIR demiştir-Sonra mülk ve ototite benimdir.Nerede o dünyadaki zalimler nerede o dünyadaki imkanlarıyla büyüklenenler buyuracak (Ebu Davud C.3.s.522.523 No : 4732) Buhari Rikak 44 Müslim Münafikun 24)
حدثنا إسحاق بن موسى بن عبدالله بن موسى بن عبدالله بن يزيد الأنصاري. حدثنا أنس بن عياض. حدثني الحارث بن أبي ذباب عن يزيد (وهو ابن هرمز) وعبدالرحمن الأعرج، قالا: سمعنا أبا هريرة قال:
قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "احتج آدم موسى عليهما السلام عند ربهما. فحج آدم موسى. قال موسى: أنت آدم الذي خلقك الله بيده، ونفخ فيك من روحه، وأسجد لك ملائكته، وأسكنك في جنته، ثم أهبطت الناس بخطيئتك إلى الأرض؟ فقال آدم: أنت موسى الذي اصطفاك الله برسالته وبكلامه، وأعطاك الألواح فيها تبيان كل شئ، وقربك نجيا، فبكم وجدت الله كتب التوراة قبل أن أخلق؟ قال موسى: بأربعين عاما. قال آدم: فهل وجدت فيها: {وعصى آدم ربه فغوى؟} [/طه /]. قال: نعم. قال: أفتلومني على أن عملت عملا كتبه الله علي أن أعمله قبل أن يخلقني بأربعين سنة؟" قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "فحج آدم موسى".
15- ( ) ............. : Yezid İbn Hürmüz ile Abdurrahman el,A,rac dedi ler ki : Biz Ebu Hüreyre (r.a) den işittik şöyle dedi : Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu : Adem ile Musa (a.s) Rabları katında biribirlerine karşı hüccet getirerek mücadele ettiler.Neticede Adem Musa,ya hüccetle galabe etti Musa :
---Sen Allah,ın KENDİ ELİYLE YARATTIĞI ruhundan rüh üflediği meleklerini sana secde ettirdiği cennetinde iskan edib oturtduğu sonra da yapmış olduğun hatadan dolayı insanları arza indirten Adem misin diye sordu Adem :
---Sen Allah,ın rasüllükle ve kelamı ile mümtaz kılıb seçtiği içinde herşeyin beyanı bulunan Levhaları verdiği ve yavaşca konuşucu olarak seni kendisine yaklaştırdığı Musa,sın Benim yaratılmamdan kaç sene önce Allah,ın Tevrat-ı yazdığını buluyorsun dedi Musa : Kırk yıl önce dedi Adem : Peki Tevrat,ın içinde Ve Adem Rabbına asi oldu da şaşıp kaldı (taha : 121) ayetini buldunmu diye sordu Musa : Evet buldum dedi Adem : Öyle ise Allah,ın beni yaratmasından kırk sene önce benim işlemekliğimi üzerime yazmış olduğu bir işi işlememden dolayı beni azarlayıp levm mi ediyorsun dedi ....Rasülullah (s.a.v) böylece Adem Musa,yı huccetle mağlub etmişdir buyurdu (Sahih-i Müslim c.8.s.127-128 No : 2652)
حدثنا عبدالملك بن شعيب بن الليث. حدثني أبي عن جدي. حدثني خالد بن يزيد عن سعيد بن أبي هلال، عن زيد بن أسلم، عن عطاء بن يسار، عن أبي سعيد الخدري،
عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "تكون الأرض يوم القيامة خبزة واحدة. يكفؤها الجبار بيده. كما يكفؤ أحدكم خبزته في السفر. نزلا لأهل الجنة". قال فأتى رجل من اليهود. فقال: بارك الرحمن عليك، أبا القاسم! ألا أخبرك بنزل أهل الجنة يوم القيامة؟ قال "بلى" قال: تكون الأرض خبزة واحدة (كما قال رسول الله صلى الله عليه وسلم). قال فنظر إلينا رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم ضحك حتى بدت نواجذه. قال: ألا أخبرك بإدامهم؟ قال "بلى" قال: إدامهم بالام ونون. قالوا: وما هذا؟ قال: ثور ونون. يأكل من زائدة كبدهما سبعون ألفا.
30—( ) ............... : Ebu Said Hudri (r.a) den ; Rasülullah (s.a.v) Kıyamet gününde Arz tandırda pişirilen bazlama ve pide gibi olur.Cebbar olan Allah onu herhangi birinizin yolculukda bazlamasını evirip cevirdiği gibi cennet ahalisi için bir konuk taamı olmak üzere ELİY,LE EVİRİP cevirir buyurdu......... hadis devam ediyor.......( Sahih-i-Müslim c.8.s.315 No : 2792)
Sahih-i Buhari el-Bakara Süresi (ayet/31 kavli babı) Yüce Allah,ın Ve Adem,e bütün isimleri öğretti…..başlığı altında şunu zikreder : Enes (r.a) ten Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur : Müminler kıyamet gününde toplanırlar da : -(Bir kimseden) Rabb,imizin huzurunda bize şefaat etmesini istesek dediler.
Akabinde Adem,e geldiler ve;
---Sen insanların babası Adem,sin.Allah seni kendi eliyle yarattı meleklerini sana secde ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğretti.Hadis uzunca devam ediyor…(Sahih-i-Buhari Kitabu,t-Tefsir.s.4169-4170)
Suddi İbn Abbas (r.a) şunu aktarır : Adem Rabbından kelimeler belleyip aldı – Yani Adem (a.s) dedi ki : Ey Rabbım beni kendi elinle yaratmadınmı ? (Allah) evet yarattım buyurdu…hadis devam ediyor……Bunu Avf,Sa,id İbn Cübeyr ve Said İbn Ma,bed İbn Abbas,dan benzer şekilde rivayet ederler Hakim de Müstedtek,inde Sa,id İbn Cübeyr kanalıyla İbn Abbas,dan rivayet eder ve isnadının Sahih olduğunu söyler….(İbn Kesir Tevsiri Bakara/37 ayetin tevsiri…..)
Allah Azze ve Celle nin zatı için ispat edilen isim ve sıfatların hiç birisi mahlukun isim ve sıfatlarına ve mahlukun isim ve sıfatları da Allah,ın isim ve sıfatlarına benzemez (Teşbihsiz)
Çünkü Kitap ve Sünnet,te açık bir ifade ile gelen nasslarda isim ve sıfatlar kemali serdeder (kemal derecesindedir) Teşbihte kemal serdedilir mi? Benzettiğinde kime benzeteceksin İnsandaki sıfatlar hep noksandır.Halbuki Allah Azze ve Celle nin sıfatları kemali serdeder.Bundan dolayı mahlukundan hiçbirisi bu isim ve sıfatlarda O,na ortak değil ve denk olamaz.Ne benzeme vardır ne de denklik vardır.
Yalnız bu demek değildir ki Allah Azze ve Celle ye ıtlak edilen isim ve sıfatlardan hiçbirisi Allah Azze ve Celle den başkasına ıtlak edilerek isimlendirilemez.Aksine isim ve sıfatların bazılarında kul ile Rabbın isimde olan müşterekliği vardır (müşterek olarak kullanılmıştır) Yani Allah Azze ve Celle ye Alim, Kerim denildiği gibi kula da alim kerim deniliyor.Yalnız isim de ki müştereklik müsemmada ki müşterekliği gerektirmez.Yani Rabbe ait olanlar mahluka benzerliği ispat etmez Mahlukun ki ile aynı demek değildir….
Ibn Kayyım el Cevziyye şöyle der : Doğrusu her bir gurup meshebine uymayanı tevil etmiştir.Tevil edilebilir ve edilemez olan nassların ayrımında ölçü tevil yapanların benimsedikleri görüş ve kaideler olmuştur.Kaidelerin uygun olan nassları kabul etmiş olmayanları mümkünse toptan inkar etmiş,değilse tevil etme yoluna gitmişlerdir.Bu sebeble sahabe düşmanlığını benimseyen Rafiziler,onların faziletine dair varit olan nassları ya red veya tevil etmişlerdir.Cehmiyye de Allah,ın arşın üzerinde ve yaratıklarından ayrı oluşunu,kelam sıfatını ve ru,yeti inkar etmeyi temel bir ilke olarak benimsedikleri için bu ilkeye aykırı olan her nassı tevil etmişlerdir.(İbn Kayyım el-Cevziyye es-Sevaik ale,l-Cehmiyye ve-l-Muattıla I,230-231)
İmam Ahmed b.Hanbel ve İshak b.Ruhuye gibi selef alimleri nuzul ru,yet vech yedeyn ve ityan gibi konuları Kur,an ve Sünnet,in rehberliği ile tespit ettiler.Zira Kitap ve Sünnet tek parça ışık kaynağıdır.
Kur,an,ın manalarını; güvenilir ravilerin Rasulullah ve onun varislerinden aktardıkları bilgilerle anlamak en güzeldir.Selef alimleri hidayet önderi olan sahabe ve tabiunun görüşlerini de aldılar.Doğru düşünenler için Kur,an tefsirinde bu yolu izlemek her halde;Müreysi,Cübai,Nazzam ve Allaf gibi Cehmiyyenin ve Mütezilenin sapmış önderlerinin görüşlerini almaktan daha iyidir ki onlar dinde çeşitli sapıklıklar ve bid,atler ürettiler temel esasları parçaladılar kendi aralarında bölük pörçük oldular ve sonunda her gurup kendi bilgisiyle müsterih oldu yoluna devam etti.Sahih sünnet,le sahabe ve tabiün görüşleri ile Kur,an,ın anlaşılması caiz değil de Cehmiyye ve taraflarının Allaf ,Nazzam Mureysi ve Abdülcebbar gibilerinin kalpleri ve dilleri körelmiş Kur,an ve Sünnet,ten uzak görüşleriyle mi anlamak caizdir daha doğrudur.Rasülullah,tan gelen hadisler ilim ifade etmez de onların zikrettiği söz ve şiirler mi ilim ifade eder ( İbn Kayyım Muhrasaru,s-Savaik II/335-336)
"Allah, bizzat kendisinin, Qur'an'da kendisini ve elçisinin O'nu vasfettiği sıfatlardan başka sıfatlarla tavsif olunamaz. Bu hususta Qur'an ve Hadisin dışına çıkılamaz. Biz şunu biliriz ki, Allah'ın bu sıfatlarla tavsifi haktır. Bunda gerçeğe aykırı bir husus yoktur ve manası, Allah'ın sözleriyle murad ettiği mana olarak bilinir. Bununla beraber, O'nun esma ve sıfatlarıyla birlikte zikredilen mukaddes Nefsi ve fiilleri bakımından hiçbir benzeri yoktur. Biz inanırız ki, O'nun hakikaten bir zatı, hakikaten fiilleri vardır, yine hakikaten sıfatları vardır, fakat ne zatında ve ne de fiillerinde hiçbir şey O'nun benzeri değildir, O, noksanlık ve hudusu gerektiren her şeyden münezzehtir, kemale müstehaktır."
* * * * * * *
Sallallahu Teâla alâ Muhammedin ve alâ A'lihi ve Sahbihi ecmaîn.
VE'L- HAMDÜ Lİ'LLAHİ RABBİ'L ALEMİN