SORU:
Ramazan'da her gün için ayrı ayrı mı oruca niyet etmek gerekir, yoksa ayın tamamına birden niyet etmek yeterli midir?
CEVAP:
Ramazan'ın başında bir defa niyet etmek yeterlidir.Çünkü oruçlu kimse, her gün geceden niyet etmese bile ayın başından itibaren oruç tutmaya niyet etmiştir. Fakat ay içinde yolculuk veya hastalık veyahut da başka bir sebeple oruca ara vermiş ise, bu takdirde oruca yeniden niyet etmesi gerekir.Çünkü oruçlu kimse, yolculuk ve hastalık gibi bir sebeple orucu kesintiye uğratmıştır.
SORU:
Ramazan ayının ilk gecesi hilâlin görüldüğü kesinleşmeden önce uyuyan ve geceden oruca niyet etmeyen kimse fecir (imsak) vaktinden sonra o günün Ramazan olduğunu öğrenirse bu durumda ne yapmalıdır? Bu günü kaza etmeli midir?
CEVAP:
Ramazanın ilk gecesi hilâlin görüldüğü kesinleşmeden önce uyuyan ve geceden oruca niyet etmeyen kimse fecir (imsak) vaktinden ve uykudan uyandıktan sonra sonra o günün Ramazan olduğunu öğrenirse, bu takdirde o andan itibaren oruç tutmaya başlar ve ilim ehlinin oğunluğuna göre o günü daha sonra kaza etmesi gerekir.
Bu konuda bildiğim kadarıyla sadece Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- aykırı görüş
belirtmiştir. Zirâ o şöyle demiştir:
"Şüphesiz niyet, bilmeye tâbidir. Oysa bu kimse, bilmemiştir. Dolayısıyla bu kimse bilmediği için de mazurdur.Geceden niyet etmeyi bildikten sonra bırakmış değildir, fakat o bilmiyordu. Bilmeyen ise mazurdur. Buna göre bildiği andan itibaren oruç tuttuğu zaman orucu sahihtir. Bu görüşe göre kaza etmesi de gerekmez."
Alimlerin çoğunluğu ise şöyle demişlerdir:
"Hem o andan itibaren oruç tutması, hem de o günü kaza etmesi gerekir." Bunu da şöyle açıklamışlardır: "Çünkü bu kimse, o günün bir bölümünü niyetsiz geçirmiştir." Bana göre bu kimse hakkında daha ihtiyatlı olan; o günü kaza etmesidir.
SORU:
Oruçlu kimse, günün büyük bir bölümünü açlık ve susuzluğun şiddetinden dolayı dinlenerek geçirirse, bunun orucun sıhhatine bir etkisi olur mu?
CEVAP:
Oruçlu kimse böyle yaparsa, orucun sıhhatine hiçbir etkisi olmaz. Açlık ve susuzluğun şiddetinden dolayı orucun ecri bile artar. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Âişe'ye -Allah ondan râzı olsun- şöyle buyurmuştu:
"Senin (alacağın) ecrin, katlanacağın yorulmana göredir."
Buhârî; "Umre kitabı", 'Umrecin ecri, yorulmaya göredir bâbı',hadis no:1787. Müslim; "Hac kitabı", 'Loğsa kadının ihramı bâbı',.. Hadis no: 1211, 126.
İnsanın, Allah Teâlâ'ya itaatte karşılaştığı zorluk ve yorgunluğu arttıkça, ecri de artar. Oruçlu kimse, orucu hafifletmek için suyla serinleyebilir ve serin bir yerde oturabilir.
SORU:
Ramazan ayının başlaması ve sona ermesi ne ile sâbit olur? Ramazan ayı başlarken veya sona ererken sadece bir kişinin hilâli görmesinin hükmü nedir?
CEVAP:
Ramazan ayının başlaması veya bitmesi, adâletli iki veya daha fazla kimsenin hilâli görmesiyle sâbit olur. Başlaması ise, bir kişiyle de sâbit olur. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’den sâbit olduğuna göre o bu konuda şöyle buyurmuştur:
" ... Eğer (hilâli gördüğüne) iki kişi şâhitlik ederse, oruç tutun (oruca başlayın) veya orucu bozun (bayram edin)." (Nesâî )
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir defasında İbn-i Ömer'in -Allah ondan ve babasından râzı olsun-, bir defasında da bedevi birisinin hilâli görmesiyle başka bir şâhit istemeden oruç tutmalarını insanlara emrettiği sâbittir. Bunun hikmeti; âlimlerin de belirttikleri gibi, -Allah Teâlâ daha iyisini bilir-,
Ramazan’ın başlama ve bitişinde ihtiyatlı olmak içindir. Kim, Ramazan hilâlini başlarken veya biterken tek başına görürse, onun şehâdetine itibar edilmez.Zirâ bu kimsenin diğer insanlarla birlikte oruç tutması ve onlarla birlikte bayram etmesi gerekir. Âlimlerin görüşlerinden en doğru olanına göre, bu konuda onun
şâhitliğine itibar edilmez. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Oruç, birlikte oruç tuttuğunuz, bayram birlikte bayram yaptığınız ve kurban da birlikte kurban kestiğiniz gündedir."(Tirmizî ve Ebû Dâvûd)
Başarı Allah'tandır.
SORU:
Bir kimse bir mazeretten dolayı gündüz orucunu bozarsa ve gündüzleyin mazereti ortadan kalkarsa, o günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmeli midir?
CEVAP:
Bu kimsenin o günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmesi gerekmez. Çünkü bu kimse, şer‘î bir delille o gün oruç bozmayı mubah görmüştür. Şerîat, mecbur kalan kişinin
mesela ilaç almasını mubah kılmıştır. Fakat ilacı aldığı zaman orucu bozulur. O halde bu kimse açısından o günün haramlılığı yoktur. Çünkü orucu bozmasına izin verilmiştir. Fakat o günü kaza etmesi gerekir.Şer'an hiçbir faydası olmadan onu günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmeye mecbur etmemiz doğru olmaz. Madem bu kimse o günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmesiyle hiçbir faydası olmayacak, o halde onu oruç tutmaya mecbur edemeyiz. Bunun bir örneği de şudur:
Bir kimse, suda boğulmakta olan birini görür ve: Eğer su içersem ben bu adamı kurtarabilirim, içmezsem kurtaramam derse, bu kimse suyu içer, boğulmakta olan adamı kurtarır ve geri kalan o gününde yiyip içebilir. Çünkü bu kimse, şer‘î bir delil gereğince bunu mübah gördüğü için onun açısından bu günün haramlığı ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla o günün geri kalan bölümünde oruç tutması gerekmez. Bu sebeple eğer burada hasta bir kimse olsaydı o hastaya:
-Acıkmadıkça yeme, susamadıkça içme, diyebilir miyiz?
Yani ancak zarûret miktarınca yiyebilirsin ve ancak zarûret miktarınca içebilirsin, diye bilir miyiz? Ona bunu söyleyemeyiz. Çünkü orucu bozması hastaya mübah kılınmıştır. Şer‘î bir delil gereği Ramazan orucunu bozan kimsenin günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmesi gerekmez.Aksi olursa bunun aksi geçerlidir.Yani mazeretsiz olarak orucunu bozan kimsenin kaldığı yerden orucuna devam etmesi gerekir. Çünkü orucunu bozması ona helâl değildir ve şer‘î bir izin olmaksızın o günün haramlılığını çiğnemiştir. Dolayısıyla onun günün geri kalan kısmında oruçlu kalması ve bozduğu orucunu kaza etmesi gerekir.
Allah en iyi bilendir.
SORU:
Küçük bir kız çocuğu âdet gördü ve bilmediği için âdet günlerinde oruç tuttu. Bu kız çocuğuna ne gerekir?
CEVAP:
Âdetli olduğu günlerde tutmuş olduğu oruçları kaza etmesi gerekir. Çünkü bilmeyerek de olsa âdetli günlerde tutulan oruç kabul edilmez ve sahîh de değildir.Fakat kazanın belli bir vakti yoktur.
Bir de bu meselenin tersi vardır:
Bir kadın küçükken âdet gördü fakat âilesine söylemeye utandı. Küçük olduğu için oruç da tutmadı. Bu kadının da tutmadığı Ramazan orucunu kaza etmesi gerekir. Çünkü bir kadın âdet gördüğü zaman mükellef (dînen emir ve yasakları yerine getirmekle sorumlu) olur. Çünkü âdet görmek ergenlik çağına ermenin alâmetlerindendir.
Ramazan'da her gün için ayrı ayrı mı oruca niyet etmek gerekir, yoksa ayın tamamına birden niyet etmek yeterli midir?
CEVAP:
Ramazan'ın başında bir defa niyet etmek yeterlidir.Çünkü oruçlu kimse, her gün geceden niyet etmese bile ayın başından itibaren oruç tutmaya niyet etmiştir. Fakat ay içinde yolculuk veya hastalık veyahut da başka bir sebeple oruca ara vermiş ise, bu takdirde oruca yeniden niyet etmesi gerekir.Çünkü oruçlu kimse, yolculuk ve hastalık gibi bir sebeple orucu kesintiye uğratmıştır.
SORU:
Ramazan ayının ilk gecesi hilâlin görüldüğü kesinleşmeden önce uyuyan ve geceden oruca niyet etmeyen kimse fecir (imsak) vaktinden sonra o günün Ramazan olduğunu öğrenirse bu durumda ne yapmalıdır? Bu günü kaza etmeli midir?
CEVAP:
Ramazanın ilk gecesi hilâlin görüldüğü kesinleşmeden önce uyuyan ve geceden oruca niyet etmeyen kimse fecir (imsak) vaktinden ve uykudan uyandıktan sonra sonra o günün Ramazan olduğunu öğrenirse, bu takdirde o andan itibaren oruç tutmaya başlar ve ilim ehlinin oğunluğuna göre o günü daha sonra kaza etmesi gerekir.
Bu konuda bildiğim kadarıyla sadece Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- aykırı görüş
belirtmiştir. Zirâ o şöyle demiştir:
"Şüphesiz niyet, bilmeye tâbidir. Oysa bu kimse, bilmemiştir. Dolayısıyla bu kimse bilmediği için de mazurdur.Geceden niyet etmeyi bildikten sonra bırakmış değildir, fakat o bilmiyordu. Bilmeyen ise mazurdur. Buna göre bildiği andan itibaren oruç tuttuğu zaman orucu sahihtir. Bu görüşe göre kaza etmesi de gerekmez."
Alimlerin çoğunluğu ise şöyle demişlerdir:
"Hem o andan itibaren oruç tutması, hem de o günü kaza etmesi gerekir." Bunu da şöyle açıklamışlardır: "Çünkü bu kimse, o günün bir bölümünü niyetsiz geçirmiştir." Bana göre bu kimse hakkında daha ihtiyatlı olan; o günü kaza etmesidir.
SORU:
Oruçlu kimse, günün büyük bir bölümünü açlık ve susuzluğun şiddetinden dolayı dinlenerek geçirirse, bunun orucun sıhhatine bir etkisi olur mu?
CEVAP:
Oruçlu kimse böyle yaparsa, orucun sıhhatine hiçbir etkisi olmaz. Açlık ve susuzluğun şiddetinden dolayı orucun ecri bile artar. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Âişe'ye -Allah ondan râzı olsun- şöyle buyurmuştu:
"Senin (alacağın) ecrin, katlanacağın yorulmana göredir."
Buhârî; "Umre kitabı", 'Umrecin ecri, yorulmaya göredir bâbı',hadis no:1787. Müslim; "Hac kitabı", 'Loğsa kadının ihramı bâbı',.. Hadis no: 1211, 126.
İnsanın, Allah Teâlâ'ya itaatte karşılaştığı zorluk ve yorgunluğu arttıkça, ecri de artar. Oruçlu kimse, orucu hafifletmek için suyla serinleyebilir ve serin bir yerde oturabilir.
SORU:
Ramazan ayının başlaması ve sona ermesi ne ile sâbit olur? Ramazan ayı başlarken veya sona ererken sadece bir kişinin hilâli görmesinin hükmü nedir?
CEVAP:
Ramazan ayının başlaması veya bitmesi, adâletli iki veya daha fazla kimsenin hilâli görmesiyle sâbit olur. Başlaması ise, bir kişiyle de sâbit olur. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’den sâbit olduğuna göre o bu konuda şöyle buyurmuştur:
" ... Eğer (hilâli gördüğüne) iki kişi şâhitlik ederse, oruç tutun (oruca başlayın) veya orucu bozun (bayram edin)." (Nesâî )
Yine, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir defasında İbn-i Ömer'in -Allah ondan ve babasından râzı olsun-, bir defasında da bedevi birisinin hilâli görmesiyle başka bir şâhit istemeden oruç tutmalarını insanlara emrettiği sâbittir. Bunun hikmeti; âlimlerin de belirttikleri gibi, -Allah Teâlâ daha iyisini bilir-,
Ramazan’ın başlama ve bitişinde ihtiyatlı olmak içindir. Kim, Ramazan hilâlini başlarken veya biterken tek başına görürse, onun şehâdetine itibar edilmez.Zirâ bu kimsenin diğer insanlarla birlikte oruç tutması ve onlarla birlikte bayram etmesi gerekir. Âlimlerin görüşlerinden en doğru olanına göre, bu konuda onun
şâhitliğine itibar edilmez. Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur:
"Oruç, birlikte oruç tuttuğunuz, bayram birlikte bayram yaptığınız ve kurban da birlikte kurban kestiğiniz gündedir."(Tirmizî ve Ebû Dâvûd)
Başarı Allah'tandır.
SORU:
Bir kimse bir mazeretten dolayı gündüz orucunu bozarsa ve gündüzleyin mazereti ortadan kalkarsa, o günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmeli midir?
CEVAP:
Bu kimsenin o günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmesi gerekmez. Çünkü bu kimse, şer‘î bir delille o gün oruç bozmayı mubah görmüştür. Şerîat, mecbur kalan kişinin
mesela ilaç almasını mubah kılmıştır. Fakat ilacı aldığı zaman orucu bozulur. O halde bu kimse açısından o günün haramlılığı yoktur. Çünkü orucu bozmasına izin verilmiştir. Fakat o günü kaza etmesi gerekir.Şer'an hiçbir faydası olmadan onu günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmeye mecbur etmemiz doğru olmaz. Madem bu kimse o günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmesiyle hiçbir faydası olmayacak, o halde onu oruç tutmaya mecbur edemeyiz. Bunun bir örneği de şudur:
Bir kimse, suda boğulmakta olan birini görür ve: Eğer su içersem ben bu adamı kurtarabilirim, içmezsem kurtaramam derse, bu kimse suyu içer, boğulmakta olan adamı kurtarır ve geri kalan o gününde yiyip içebilir. Çünkü bu kimse, şer‘î bir delil gereğince bunu mübah gördüğü için onun açısından bu günün haramlığı ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla o günün geri kalan bölümünde oruç tutması gerekmez. Bu sebeple eğer burada hasta bir kimse olsaydı o hastaya:
-Acıkmadıkça yeme, susamadıkça içme, diyebilir miyiz?
Yani ancak zarûret miktarınca yiyebilirsin ve ancak zarûret miktarınca içebilirsin, diye bilir miyiz? Ona bunu söyleyemeyiz. Çünkü orucu bozması hastaya mübah kılınmıştır. Şer‘î bir delil gereği Ramazan orucunu bozan kimsenin günün geri kalan bölümünü oruçlu geçirmesi gerekmez.Aksi olursa bunun aksi geçerlidir.Yani mazeretsiz olarak orucunu bozan kimsenin kaldığı yerden orucuna devam etmesi gerekir. Çünkü orucunu bozması ona helâl değildir ve şer‘î bir izin olmaksızın o günün haramlılığını çiğnemiştir. Dolayısıyla onun günün geri kalan kısmında oruçlu kalması ve bozduğu orucunu kaza etmesi gerekir.
Allah en iyi bilendir.
SORU:
Küçük bir kız çocuğu âdet gördü ve bilmediği için âdet günlerinde oruç tuttu. Bu kız çocuğuna ne gerekir?
CEVAP:
Âdetli olduğu günlerde tutmuş olduğu oruçları kaza etmesi gerekir. Çünkü bilmeyerek de olsa âdetli günlerde tutulan oruç kabul edilmez ve sahîh de değildir.Fakat kazanın belli bir vakti yoktur.
Bir de bu meselenin tersi vardır:
Bir kadın küçükken âdet gördü fakat âilesine söylemeye utandı. Küçük olduğu için oruç da tutmadı. Bu kadının da tutmadığı Ramazan orucunu kaza etmesi gerekir. Çünkü bir kadın âdet gördüğü zaman mükellef (dînen emir ve yasakları yerine getirmekle sorumlu) olur. Çünkü âdet görmek ergenlik çağına ermenin alâmetlerindendir.