[]Kitab'ı Nefse Göre Değiştirmek
Şimdi di Buharı ile Müslim'de yer alan şu hadisi gözden geçirelim. Sahabilerden Berae b. Azib (r.a.) diyor ki:
"Bir gün Peygamberimiz yüzü karartılmış ve sopa ile dö-ğülmüş bir yahudiye rastladı. Bunun üzerine o civardaki ya-hudileri yanına çağırarak:
"Sizin kitabınızdaki zina haddi (cezası) böyle mi­dir?" diye sordu. Yahudiler kendisine:
"Evet, öyledir" diye cevap verince onların bir bilgini çağırarak kendisine:
"Seni Musa'ya, Tevrat'ı indiren Allah'a salarak so­ruyorum. Söyle bakalım, kitabınızdaki zina haddi böy­le midir?" diye sordu. Yahudi bilgini Peygamberimize şu cevabı verdi:
"Hayır, böyle değildir. Eğer beni Allah'a salmasaydın, bu işin iç yüzünü sana anlatmazdım. Bizim kitabımızda da zi-na'nın haddi (cezası) recm'dir (taşlamaktır). Fakat zina eş­rafımız arasında çoğaldı. Biz ise eşrafdan zina etmiş birini yakaladığımızda salıveriyor ve halktan zina işleyen birini ya­kalayınca kendisine hadd uyguluyorduk. Baktık ki, olacak gibi değil. Bunun üzerine biraraya gelerek "O halde hem eş­raftan olanlara ve hem de sıradan halka uygulayabileceği­miz ortak bir ceza kararlaştıralım" diye konuştuk ve böyle­ce yüzü karartma ile sopalamayı, recm'in yerine koyduk."
Adamdan bu sözleri işiten Peygamberimiz:
"Allah'ım, Sen'in, öldürülen (yürürlükten kaldırılan) emrini ilk diriltecek (uygulayacak) olan Ben'im" diyerek önündeki yahudinin recm cezasına çarptırılmasını emretti. Hemen bunun arkasından da Cenab-ı Allah (c.c.) şu ayeti in­dirdi:
"Ey Peygamber, ağızları ile -inandık- deyip de kalp­leri ile inanmamış olanlardan ve Yahudilerden küfürde
yarışanlar Sen'i üzmesin. Onlar yalana kulak kesilirler. Kelimelerin konduğu yeri değiştirirler. -Eğer size böy­le hükmolunursa kabul ediniz, eğer böyle hükmolun-mazsaniz çekininiz- derler." (Maide: 5/41)
Ayetin bu son cümlesinde şuna işaret ediliyor. Yahudi­ler birbirlerine diyorlar ki:
"Zina olayı olunca önce Muhammed'e başvurunuz. Eğer size yüz karartıp sopalama cezası konusunda fetva verirse dediklerini yapınız, yok eğer size recm cezası vermeyi tek­lif ederse, fetvasma uymaktan kaçınınız." Bunun üzerine Ce-nab7ı Allah (c.c.) arka arkaya şu ayetleri indirdi:
"Allah'ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermeyenler kafirdirler."
"Allah'ın indirdiği emirlere göre hüküm vermeyen­ler zalimdirler."
"Allah'ın indirdiği emirlere göre hüküm vermeyen­ler fasıktırlar."[74] (Maide: 5/44-45-47)
Öteyandan Müslim'de yer aldığıne göre sahabilerden Cündeb b. Abdullah Beceli[75] diyor ki:
"Peygamberimizin ölümünden beş gün kadar önce ken­disinden şu sözleri işitmiştim:
"İçinizden birinin dostum olmasından Allah'a sığını­rım. Çünkü Allah tıpkı İbrahim'i dost edindiği gibi Ben'i de dost edinmişir. Fakat eğer bir dost edinecek ol­saydım, mutlaka Ebu Bekir'i dost edinirdim. Haberiniz olsaydı, sizden öncekiler Peygamberlerinin ve salih ki­şilerin mezarlarını mescid edinirlerdi. Sakın siz de ma-zarları mescid edinmeyiniz. Bunu yapmayı size kesinlik­le yasaklıyorum. "[76]
Görülüyor ki, bu hadiste Peygamberimiz daha önceki bazı ümmetlerin Peygamberlerinin ve aralarında iyi bildik­leri kimselerin mezarlarını mescid edindiklerini bildirdik­ten hemen sonra bizleri mezarları mescid edinmemeye ça­ğırıyor. Bu ifade tarzı gösteriyor ki, bizden önceki ümmet­lerin bir şeyi adet edinmeleri ya doğrudan doğruya sebebi ve­ya yasak gerekçesidir. Bu da onlar tarfından işlenen bir işin, sırf onlar tarafından adet edinildiği için bize doğrudan doğruya yasaklandığını veya yasak olmasına gerekçe oluş­turmasını gerektiriyor ki, her iki durumda da "daha önceki ümmetlere" ters düşmenin genellikle şeriat koyucunun mak­sadı olduğu anlaşılıyor.
Üstelik Peygamberlerimizin sözleri arasında yahudİIere ve hristiyanlara lanet ettikten sonra onların bu adetini bize yasaklayan ifadeleri pek çoktur. Nitekim Buhari ile Müs­lim'in Ebu Hureyre'ye dayanarak bildirdiklerine göre Pey­gamberimiz şöyle buyuruyor: "Allah yahudilerle hristiyan-ların canlarını alsın! Onlar Peygamberlerinin mezar­larını mescid edindiler."[77]
Müslim'e göre hadisin sözleri şöyledir: "Allah yahudi-ler ile hristiyanlara lanet etsin! Onlar Peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler."
Yine Buhari ile Müslim'in bildirdiğine göre Aişe şöyle bir olay anlatıyor; "Bir defasında Ümmü Seleme ile Ümmü Habibe[78] Peygamberimize Habeşistan'dayken görmüş ol­dukları Marya adlı bir kiliseden bahsettiler, bu kilisenin güzelliğini ve duvarlarındaki resimleri anlattılar. Bunun üzerine Peygamberimiz onlara şöyle karşılık verdi:
"Onlar öyle bir kavimdirler ki, aralarındaki iyi kim­seler öldüğü zaman mezarı üzerine mesçid yapar ve mescidin içine de o söylediğiniz tasvirleri çizerler. Onlar Allah katında en kötü yaratıklardır."[79]
Dört büyük hadis kaynağının, Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai'nin, İbn-i Abbas'a dayanarak bildirdiğine göre "Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mezarlık ziyaret eden kadın­lara, buraları mescit edinenlere ve buralara kandil dikenle­re lanet etmiştir."[80]
Peygamberimizin gerek bu uyarısı ve gerekse salih kişi­lerin mezarları üzerinde mescid yaparak kitab ehline benze­meyi lanetlemesi bu konuda onlara benzemekten açıkça yasaklama ve onların diğer adetlerinden uzak durma husu­sunda da delil niteliği taşır. Çünkü onların diğer adetlerinin de aynı türden olmadığından hiç kimse emin olamaz.
Şunu da belirtelim ki, bu ümmetin çoğu gurubunun me­zarlar üzerinde mescid yapma veya üzerinde bina yapmak­sızın mezarlıkları mescid edinme hastalıklarına kapıldıkla­rını hepisini biliyoruz. Oysa, bunların her ikisi de çok sayı­da hadisin belirttiğine göre haramdır ve işleyicileri lanetle-miştir. Bu konudaki diğer hadisleri zikretmenin şimdi ye­ri ve sırası değildir. Çünkü maksadımız genel kuraldır.
Gerçi bu davranışların haram olduğunu gerek Malik'in gerek Şafii'nin ve gerekse Hanbel'in çoğu arkadaşları belirt­miştir. Zaten bu böyle olduğu için gerek sahabilerden ve ge­rekse Tabiin kuşağından olan ilk dönem müslümanları (se­lef) insanı böyle davranışlara sürükleyen adetlerden titizlik­le alıkoy arlardı. Bu alanda şimdi burada ele alıp inceleye­meyeceğimiz kadar çok sayıda be
Sıratı Mustakim
Şimdi di Buharı ile Müslim'de yer alan şu hadisi gözden geçirelim. Sahabilerden Berae b. Azib (r.a.) diyor ki:
"Bir gün Peygamberimiz yüzü karartılmış ve sopa ile dö-ğülmüş bir yahudiye rastladı. Bunun üzerine o civardaki ya-hudileri yanına çağırarak:
"Sizin kitabınızdaki zina haddi (cezası) böyle mi­dir?" diye sordu. Yahudiler kendisine:
"Evet, öyledir" diye cevap verince onların bir bilgini çağırarak kendisine:
"Seni Musa'ya, Tevrat'ı indiren Allah'a salarak so­ruyorum. Söyle bakalım, kitabınızdaki zina haddi böy­le midir?" diye sordu. Yahudi bilgini Peygamberimize şu cevabı verdi:
"Hayır, böyle değildir. Eğer beni Allah'a salmasaydın, bu işin iç yüzünü sana anlatmazdım. Bizim kitabımızda da zi-na'nın haddi (cezası) recm'dir (taşlamaktır). Fakat zina eş­rafımız arasında çoğaldı. Biz ise eşrafdan zina etmiş birini yakaladığımızda salıveriyor ve halktan zina işleyen birini ya­kalayınca kendisine hadd uyguluyorduk. Baktık ki, olacak gibi değil. Bunun üzerine biraraya gelerek "O halde hem eş­raftan olanlara ve hem de sıradan halka uygulayabileceği­miz ortak bir ceza kararlaştıralım" diye konuştuk ve böyle­ce yüzü karartma ile sopalamayı, recm'in yerine koyduk."
Adamdan bu sözleri işiten Peygamberimiz:
"Allah'ım, Sen'in, öldürülen (yürürlükten kaldırılan) emrini ilk diriltecek (uygulayacak) olan Ben'im" diyerek önündeki yahudinin recm cezasına çarptırılmasını emretti. Hemen bunun arkasından da Cenab-ı Allah (c.c.) şu ayeti in­dirdi:
"Ey Peygamber, ağızları ile -inandık- deyip de kalp­leri ile inanmamış olanlardan ve Yahudilerden küfürde
yarışanlar Sen'i üzmesin. Onlar yalana kulak kesilirler. Kelimelerin konduğu yeri değiştirirler. -Eğer size böy­le hükmolunursa kabul ediniz, eğer böyle hükmolun-mazsaniz çekininiz- derler." (Maide: 5/41)
Ayetin bu son cümlesinde şuna işaret ediliyor. Yahudi­ler birbirlerine diyorlar ki:
"Zina olayı olunca önce Muhammed'e başvurunuz. Eğer size yüz karartıp sopalama cezası konusunda fetva verirse dediklerini yapınız, yok eğer size recm cezası vermeyi tek­lif ederse, fetvasma uymaktan kaçınınız." Bunun üzerine Ce-nab7ı Allah (c.c.) arka arkaya şu ayetleri indirdi:
"Allah'ın indirdiği ayetlere göre hüküm vermeyenler kafirdirler."
"Allah'ın indirdiği emirlere göre hüküm vermeyen­ler zalimdirler."
"Allah'ın indirdiği emirlere göre hüküm vermeyen­ler fasıktırlar."[74] (Maide: 5/44-45-47)
Öteyandan Müslim'de yer aldığıne göre sahabilerden Cündeb b. Abdullah Beceli[75] diyor ki:
"Peygamberimizin ölümünden beş gün kadar önce ken­disinden şu sözleri işitmiştim:
"İçinizden birinin dostum olmasından Allah'a sığını­rım. Çünkü Allah tıpkı İbrahim'i dost edindiği gibi Ben'i de dost edinmişir. Fakat eğer bir dost edinecek ol­saydım, mutlaka Ebu Bekir'i dost edinirdim. Haberiniz olsaydı, sizden öncekiler Peygamberlerinin ve salih ki­şilerin mezarlarını mescid edinirlerdi. Sakın siz de ma-zarları mescid edinmeyiniz. Bunu yapmayı size kesinlik­le yasaklıyorum. "[76]
Görülüyor ki, bu hadiste Peygamberimiz daha önceki bazı ümmetlerin Peygamberlerinin ve aralarında iyi bildik­leri kimselerin mezarlarını mescid edindiklerini bildirdik­ten hemen sonra bizleri mezarları mescid edinmemeye ça­ğırıyor. Bu ifade tarzı gösteriyor ki, bizden önceki ümmet­lerin bir şeyi adet edinmeleri ya doğrudan doğruya sebebi ve­ya yasak gerekçesidir. Bu da onlar tarfından işlenen bir işin, sırf onlar tarafından adet edinildiği için bize doğrudan doğruya yasaklandığını veya yasak olmasına gerekçe oluş­turmasını gerektiriyor ki, her iki durumda da "daha önceki ümmetlere" ters düşmenin genellikle şeriat koyucunun mak­sadı olduğu anlaşılıyor.
Üstelik Peygamberlerimizin sözleri arasında yahudİIere ve hristiyanlara lanet ettikten sonra onların bu adetini bize yasaklayan ifadeleri pek çoktur. Nitekim Buhari ile Müs­lim'in Ebu Hureyre'ye dayanarak bildirdiklerine göre Pey­gamberimiz şöyle buyuruyor: "Allah yahudilerle hristiyan-ların canlarını alsın! Onlar Peygamberlerinin mezar­larını mescid edindiler."[77]
Müslim'e göre hadisin sözleri şöyledir: "Allah yahudi-ler ile hristiyanlara lanet etsin! Onlar Peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler."
Yine Buhari ile Müslim'in bildirdiğine göre Aişe şöyle bir olay anlatıyor; "Bir defasında Ümmü Seleme ile Ümmü Habibe[78] Peygamberimize Habeşistan'dayken görmüş ol­dukları Marya adlı bir kiliseden bahsettiler, bu kilisenin güzelliğini ve duvarlarındaki resimleri anlattılar. Bunun üzerine Peygamberimiz onlara şöyle karşılık verdi:
"Onlar öyle bir kavimdirler ki, aralarındaki iyi kim­seler öldüğü zaman mezarı üzerine mesçid yapar ve mescidin içine de o söylediğiniz tasvirleri çizerler. Onlar Allah katında en kötü yaratıklardır."[79]
Dört büyük hadis kaynağının, Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai'nin, İbn-i Abbas'a dayanarak bildirdiğine göre "Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mezarlık ziyaret eden kadın­lara, buraları mescit edinenlere ve buralara kandil dikenle­re lanet etmiştir."[80]
Peygamberimizin gerek bu uyarısı ve gerekse salih kişi­lerin mezarları üzerinde mescid yaparak kitab ehline benze­meyi lanetlemesi bu konuda onlara benzemekten açıkça yasaklama ve onların diğer adetlerinden uzak durma husu­sunda da delil niteliği taşır. Çünkü onların diğer adetlerinin de aynı türden olmadığından hiç kimse emin olamaz.
Şunu da belirtelim ki, bu ümmetin çoğu gurubunun me­zarlar üzerinde mescid yapma veya üzerinde bina yapmak­sızın mezarlıkları mescid edinme hastalıklarına kapıldıkla­rını hepisini biliyoruz. Oysa, bunların her ikisi de çok sayı­da hadisin belirttiğine göre haramdır ve işleyicileri lanetle-miştir. Bu konudaki diğer hadisleri zikretmenin şimdi ye­ri ve sırası değildir. Çünkü maksadımız genel kuraldır.
Gerçi bu davranışların haram olduğunu gerek Malik'in gerek Şafii'nin ve gerekse Hanbel'in çoğu arkadaşları belirt­miştir. Zaten bu böyle olduğu için gerek sahabilerden ve ge­rekse Tabiin kuşağından olan ilk dönem müslümanları (se­lef) insanı böyle davranışlara sürükleyen adetlerden titizlik­le alıkoy arlardı. Bu alanda şimdi burada ele alıp inceleye­meyeceğimiz kadar çok sayıda be
Sıratı Mustakim