Kısaca "Ben selefiyim" de!
Asrın Muhaddisi Şeyh el-Elbani -rahimehullah-
Şeyh El-Elbani`ye soruldu:
Selefilikle isimlenmeye ne gerek var? Bu isim bir hizip, grup ve mezhep anlamına gelir mi, yada bu İslam dininde yeni bir oluşum mudur?
Cevap: Selef kelimesi Arap dilinde ve İslam dininde bilinen ve kullanılan bir sözcüktür. Bu kelimenin, burada bizi ilgilendiren tarafı dini bakımından kullanılan bölümüdür.
Nebi -sallallâhu aleyhi ve sellem-‘in hastalık halinde, kızı Fatıma -radiyallâhu anha- ya şöyle buyurduğu sabittir: "Allah`tan kork, sabret ben senin için ne güzel bir selefim"
Aynı şekilde âlimler de "selef" kelimesini çokça kullanmıştır. Bu kelimenin onlar tarafından kullanılışı o kadar fazladır ki saymaya kalksak bitiremeyiz. Bidatlere karşı kullanılan şu beyit bize yeter:
وكل خير في اتباع من سلف وكل شر في ابتداع من خلف
Her hayır selefe bağlılıktadır
Ve her şer onlardan sonra gelenlerin, sonradan çıkardıklarındadır.
Evet kendini âlim gören birtakım kişiler, bu ismi kendisi için kullanmayı hoş görmemekte ve delil olarak ta bu kullanımın bir dayanağının olmadığını ileri sürüp, Müslüman kişinin ben selefiyim demesi caiz değildir" demektedir. Sanki o bu sözüyle "Müslüman bir kimsenin ben, itikad, ibadet ve ahlak konularında Selefi Salihin`e tabiyim" demesini inkar etmektedir.
Şayet bu kastedilmiş olsaydı, sözün gereği olarak şu mana ortaya çıkardı, ben doğru olan, en başında Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- in bulunduğu Selefi Salihin yaşadığı dinden uzağım. Buhari ve Müslim`de rivayet olunan bir hadiste Nebi -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "En hayırlı çağ benim çağımdır. Sonra benden sonra, sonra ondan sonrakidir".
Evet bu bakımdan bir Müslüman`ın Selef-i Salih`e intisap etmekten geri durması caiz değildir. Bu isimle birlikte Müslüman bir kimse, bunun dışındaki herhangi bir isme bağlılıktan uzak olduğunu söylese hiçbir ilim ehli onu bu sebepten dolayı fısk ve küfre nispet edemez.
Selefi salih ismine bağlılığı inkar eden o sözde alim kimse, acaba itikatta yahut fıkıhta mezheplerden birine intisap etme hakkında ne demekte?
O kesinlikle, ya Eşaridir yada Maturidi ve yahut ehli-Hadistendir. Ehli sünnet kavramı olarak bilinen fıkhi mezheplerden ya Hanefi, yada Şafi veya Maliki ve yahut Hanbelidir. Bununla birlikte şu hususta göz önünde bulundurulmalıdır. Eşariliğe yada dört fıkıh mezhebine bağlılıkta, masum olmayan kişilere intisap etmek vardır. Elbette o alimler arasında doruyu isabet ettirenler olmuştur. Selefiliğe bağlılığı ifade eden bu isme intisabı inkar eden o sözde alim kişi, neden bu sayılan isimlere intisabı inkar etmemektedir?
Kendini selefe nispet eden kişi, genel manada masum olanlara intisap etmiş sayılır. Nebi -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Fırka-i Naciye`nin özelliklerinden bahsederken, onların Allah`ın resulü ve ashabın yaşadığı dine tutunanlar olduğunu haber vermiştir.
İşte kim bu yola tutunursa, rabbi katından bir nur üzerinedir. Kesinlikle, doğru, açık, parlak, gözde ve ayırt edici olan isim, ben kitap, sünnet ve selefi salihin menheci/yolu üzerine Müslüman`ım demektir. İşte bu uzun cümlenin kısa söyleniş şekli de ...
... -Ben Selefiyim-‘dir.
(el-İsabe dergisi, Sayı:9, Sayfa:86-87)
Asrın Muhaddisi Şeyh el-Elbani -rahimehullah-
Şeyh El-Elbani`ye soruldu:
Selefilikle isimlenmeye ne gerek var? Bu isim bir hizip, grup ve mezhep anlamına gelir mi, yada bu İslam dininde yeni bir oluşum mudur?
Cevap: Selef kelimesi Arap dilinde ve İslam dininde bilinen ve kullanılan bir sözcüktür. Bu kelimenin, burada bizi ilgilendiren tarafı dini bakımından kullanılan bölümüdür.
Nebi -sallallâhu aleyhi ve sellem-‘in hastalık halinde, kızı Fatıma -radiyallâhu anha- ya şöyle buyurduğu sabittir: "Allah`tan kork, sabret ben senin için ne güzel bir selefim"
Aynı şekilde âlimler de "selef" kelimesini çokça kullanmıştır. Bu kelimenin onlar tarafından kullanılışı o kadar fazladır ki saymaya kalksak bitiremeyiz. Bidatlere karşı kullanılan şu beyit bize yeter:
وكل خير في اتباع من سلف وكل شر في ابتداع من خلف
Her hayır selefe bağlılıktadır
Ve her şer onlardan sonra gelenlerin, sonradan çıkardıklarındadır.
Evet kendini âlim gören birtakım kişiler, bu ismi kendisi için kullanmayı hoş görmemekte ve delil olarak ta bu kullanımın bir dayanağının olmadığını ileri sürüp, Müslüman kişinin ben selefiyim demesi caiz değildir" demektedir. Sanki o bu sözüyle "Müslüman bir kimsenin ben, itikad, ibadet ve ahlak konularında Selefi Salihin`e tabiyim" demesini inkar etmektedir.
Şayet bu kastedilmiş olsaydı, sözün gereği olarak şu mana ortaya çıkardı, ben doğru olan, en başında Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- in bulunduğu Selefi Salihin yaşadığı dinden uzağım. Buhari ve Müslim`de rivayet olunan bir hadiste Nebi -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: "En hayırlı çağ benim çağımdır. Sonra benden sonra, sonra ondan sonrakidir".
Evet bu bakımdan bir Müslüman`ın Selef-i Salih`e intisap etmekten geri durması caiz değildir. Bu isimle birlikte Müslüman bir kimse, bunun dışındaki herhangi bir isme bağlılıktan uzak olduğunu söylese hiçbir ilim ehli onu bu sebepten dolayı fısk ve küfre nispet edemez.
Selefi salih ismine bağlılığı inkar eden o sözde alim kimse, acaba itikatta yahut fıkıhta mezheplerden birine intisap etme hakkında ne demekte?
O kesinlikle, ya Eşaridir yada Maturidi ve yahut ehli-Hadistendir. Ehli sünnet kavramı olarak bilinen fıkhi mezheplerden ya Hanefi, yada Şafi veya Maliki ve yahut Hanbelidir. Bununla birlikte şu hususta göz önünde bulundurulmalıdır. Eşariliğe yada dört fıkıh mezhebine bağlılıkta, masum olmayan kişilere intisap etmek vardır. Elbette o alimler arasında doruyu isabet ettirenler olmuştur. Selefiliğe bağlılığı ifade eden bu isme intisabı inkar eden o sözde alim kişi, neden bu sayılan isimlere intisabı inkar etmemektedir?
Kendini selefe nispet eden kişi, genel manada masum olanlara intisap etmiş sayılır. Nebi -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Fırka-i Naciye`nin özelliklerinden bahsederken, onların Allah`ın resulü ve ashabın yaşadığı dine tutunanlar olduğunu haber vermiştir.
İşte kim bu yola tutunursa, rabbi katından bir nur üzerinedir. Kesinlikle, doğru, açık, parlak, gözde ve ayırt edici olan isim, ben kitap, sünnet ve selefi salihin menheci/yolu üzerine Müslüman`ım demektir. İşte bu uzun cümlenin kısa söyleniş şekli de ...
... -Ben Selefiyim-‘dir.
(el-İsabe dergisi, Sayı:9, Sayfa:86-87)