Kıyametin Kopması:
Ruhlar âleminden yeryüzüne inecek insan ruhu kalmadığı zaman dünya hayatı sona erer ve Allah-u Teâlâ’nın emriyle İsrafil Aleyhisselâm ilk üfürmeyi yapar. Bu üfürme göklerde ve yerdeki canlıların öleceği, meleklerin de cinlerin de insanların da hayattan mahrum kalacağı üfürmedir.
Bir göz kırpması ile her şey olur biter. Her şeyi sarsıp titreten ilk üfürmeyi ikinci üfürme takip eder.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“O gün o sarsıntı sarsar.” (Nâziât: 6)
Her şeyi şiddetle sarsıp titreten ilk üfürme karşısında herkes fevkalâde bir korku içinde kalır.
Böyle canlı bir hadiseye o gün için yaşamakta olan insanlar, bir kaç saniye de olsa şâhit olacaklar. Kalpleri yerinden oynayacak, akılları başlarından gidecek, emzikli her dişi varlık dehşet ve korku içerisinde emzirdiği yavrusunu unutacak, memesini yavrusunun ağzından çekip çıkaracak.
“Peşinden bir diğeri gelir.” (Nâziât: 7)
Bu üfürme, diriliş ve kabirlerden kalkış üfürmesidir. Birinci üfürüş yaratıkları öldürecek, ikinci üfürüş ise onları tekrar diriltecektir.
“O gün kalpler korkudan titrer.” (Nâziât: 8
Öyle korkulu bir gün ki, gençleri bir anda ihtiyarlatmaya yetip artmaktadır. Yeni doğmuş çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirir.
“Gözler zilletle alçalır.” (Nâziât: 9)
Gördükleri şeylerin korkusundan dolayı irkilir, titrer ve ürperirler. Kalpler büyük bir sıkıntı ve şaşkınlık içinde olur.
Öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlere daha dünyada iken: “Siz öldükten sonra dirileceksiniz!” denildiği zaman, onu tuhaf karşılayarak:
“Diyorlar ki: Öldükten sonra biz dünyadaki ilk hâlimize mi döndürüleceğiz?” (Nâziât: 10)
Ölmeden önce olduğumuz gibi, tekrar diriler hâline mi geleceğiz?
“Ufalanmış kemikler hâline geldiğimiz zaman mı?” (Nâziât: 11)
Bu inkârlarından sonra güya delile dayanarak bir netice çıkarma tarzında alay ediyorlar.
“Dediler ki: Eğer öyle ise bu, çok ziyanlı bir dönüştür.” (Nâziât: 12)
Zira o denildiği gibi ise, biz ona iman etmemiş, orası için hazırlanmamış olduğumuz için bize pek zararı dokunan bir dönüş olacaktır.
Allah-u Teâlâ onları reddederek buyurur ki:
“Doğrusu o, ancak bir tek haykırıştır.” (Nâziât: 13)
Bu üfürme ile yaratılışın başından sonuna kadar gelip geçen herkes hayata döndürülür. Kabirlerde bulunanların hepsi, haşrolunacakları yere doğru koşarlar. O gün toplanma ve sevk günüdür.
“Bir de görürsün ki onlar (diri olarak) yerin yüzündedirler.” (Nâziât: 14)
Hepsi de yeniden hayata ermiş, mahşer sahasında toplanmış bulunacaklardır. Şüphesiz ki bu hadise insan hafsalasının çok çok üstündedir. Öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlerin âkıbetleri işte böyle acıklı bir felâkettir
Ruhlar âleminden yeryüzüne inecek insan ruhu kalmadığı zaman dünya hayatı sona erer ve Allah-u Teâlâ’nın emriyle İsrafil Aleyhisselâm ilk üfürmeyi yapar. Bu üfürme göklerde ve yerdeki canlıların öleceği, meleklerin de cinlerin de insanların da hayattan mahrum kalacağı üfürmedir.
Bir göz kırpması ile her şey olur biter. Her şeyi sarsıp titreten ilk üfürmeyi ikinci üfürme takip eder.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“O gün o sarsıntı sarsar.” (Nâziât: 6)
Her şeyi şiddetle sarsıp titreten ilk üfürme karşısında herkes fevkalâde bir korku içinde kalır.
Böyle canlı bir hadiseye o gün için yaşamakta olan insanlar, bir kaç saniye de olsa şâhit olacaklar. Kalpleri yerinden oynayacak, akılları başlarından gidecek, emzikli her dişi varlık dehşet ve korku içerisinde emzirdiği yavrusunu unutacak, memesini yavrusunun ağzından çekip çıkaracak.
“Peşinden bir diğeri gelir.” (Nâziât: 7)
Bu üfürme, diriliş ve kabirlerden kalkış üfürmesidir. Birinci üfürüş yaratıkları öldürecek, ikinci üfürüş ise onları tekrar diriltecektir.
“O gün kalpler korkudan titrer.” (Nâziât: 8
Öyle korkulu bir gün ki, gençleri bir anda ihtiyarlatmaya yetip artmaktadır. Yeni doğmuş çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirir.
“Gözler zilletle alçalır.” (Nâziât: 9)
Gördükleri şeylerin korkusundan dolayı irkilir, titrer ve ürperirler. Kalpler büyük bir sıkıntı ve şaşkınlık içinde olur.
Öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlere daha dünyada iken: “Siz öldükten sonra dirileceksiniz!” denildiği zaman, onu tuhaf karşılayarak:
“Diyorlar ki: Öldükten sonra biz dünyadaki ilk hâlimize mi döndürüleceğiz?” (Nâziât: 10)
Ölmeden önce olduğumuz gibi, tekrar diriler hâline mi geleceğiz?
“Ufalanmış kemikler hâline geldiğimiz zaman mı?” (Nâziât: 11)
Bu inkârlarından sonra güya delile dayanarak bir netice çıkarma tarzında alay ediyorlar.
“Dediler ki: Eğer öyle ise bu, çok ziyanlı bir dönüştür.” (Nâziât: 12)
Zira o denildiği gibi ise, biz ona iman etmemiş, orası için hazırlanmamış olduğumuz için bize pek zararı dokunan bir dönüş olacaktır.
Allah-u Teâlâ onları reddederek buyurur ki:
“Doğrusu o, ancak bir tek haykırıştır.” (Nâziât: 13)
Bu üfürme ile yaratılışın başından sonuna kadar gelip geçen herkes hayata döndürülür. Kabirlerde bulunanların hepsi, haşrolunacakları yere doğru koşarlar. O gün toplanma ve sevk günüdür.
“Bir de görürsün ki onlar (diri olarak) yerin yüzündedirler.” (Nâziât: 14)
Hepsi de yeniden hayata ermiş, mahşer sahasında toplanmış bulunacaklardır. Şüphesiz ki bu hadise insan hafsalasının çok çok üstündedir. Öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlerin âkıbetleri işte böyle acıklı bir felâkettir