Hz. Ömer bir gece Medine'de şehrin güvenliğini denetlemek için dışarı
çıkar. Şehirde dolaşırken bir müslümanın evine rastlar. Hz. Ömer'in
geldiği esnada o adam namaz kılmaktadır. Hz. Ömer durup adamın Kur'an
okuyuşunu dinlemeye başlar. Adam bu Tur suresini okumaya başlar.
"Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Engel olacak bir şey yoktur"
ayetine gelip de bu ayetleri okuyunca, Hz. Ömer der ki: "Kabe'nin
Rabbine andolsun bu yemin gerçektir." Sonra bineğinin sırtından iner,
bir duvara yaslanır ve orada epeyce kalır sonra evine döner, bir ay
evinde yatakta kalır. Herkes hasta diye onu ziyarete gelir ama
hastalığının ne olduğunu bilmezler. Allah kendisinden razı olsun."(Hafız
Ebu Bekr İbn-i Ebi'd-Dünya der ki: Bana babam, ona Davud oğlu Musa, ona
Salih el-Murri, ona Abd kabilesinden Zeyd oğlu Cafer nakletmiş)
Hz. Ömer bu sureyi daha önce birçok kez duymuş, okumuş ve onunla
namazlar kılmıştı. Resulullah bu sure ile akşam namazı kıldırmış. Hz.
Ömer ise her seferinde O'nun arkasında bu sureyi öğrenmiş ve O'na
uymuştu. Ancak ne varki, o gece bu sure, açık gönüllü ve engin duygulu
bir Ömer'le karşılaşmış, onun iliklerine kadar işlemiş ve bütün
ağırlığın şiddeti ve gönüllere özel bir anda ulaşan kutsal ve vasıtasız
gerçeği ile iç alemine ulaşmış, onda yapacağını yapmıştı. Böyle özel
anlarda Kur'an ayetleri Hz. Ömer'in kalbine dokunduğu gibi direkt bir
dokunuşla kalplere girer ve derinliklerine işlerse, kalpler (o
dokunuşta) ayetleri Resulullah'ın kalbi gibi ilk kaynağından alır. Ancak
Resulullah'ın kalbi ayetleri almaya hazır hale getirildiği için onların
etkilerine dayanabilmişti. Resulullah'tan başkaları ise ayetler
kalplerine ilk andaki gerçek gücü ile işlediğinde Hz. Ömer'in başına
gelenler onların da başlarına gelir.
Fizilalil Kuran-Seyyid Kutub
çıkar. Şehirde dolaşırken bir müslümanın evine rastlar. Hz. Ömer'in
geldiği esnada o adam namaz kılmaktadır. Hz. Ömer durup adamın Kur'an
okuyuşunu dinlemeye başlar. Adam bu Tur suresini okumaya başlar.
"Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Engel olacak bir şey yoktur"
ayetine gelip de bu ayetleri okuyunca, Hz. Ömer der ki: "Kabe'nin
Rabbine andolsun bu yemin gerçektir." Sonra bineğinin sırtından iner,
bir duvara yaslanır ve orada epeyce kalır sonra evine döner, bir ay
evinde yatakta kalır. Herkes hasta diye onu ziyarete gelir ama
hastalığının ne olduğunu bilmezler. Allah kendisinden razı olsun."(Hafız
Ebu Bekr İbn-i Ebi'd-Dünya der ki: Bana babam, ona Davud oğlu Musa, ona
Salih el-Murri, ona Abd kabilesinden Zeyd oğlu Cafer nakletmiş)
Hz. Ömer bu sureyi daha önce birçok kez duymuş, okumuş ve onunla
namazlar kılmıştı. Resulullah bu sure ile akşam namazı kıldırmış. Hz.
Ömer ise her seferinde O'nun arkasında bu sureyi öğrenmiş ve O'na
uymuştu. Ancak ne varki, o gece bu sure, açık gönüllü ve engin duygulu
bir Ömer'le karşılaşmış, onun iliklerine kadar işlemiş ve bütün
ağırlığın şiddeti ve gönüllere özel bir anda ulaşan kutsal ve vasıtasız
gerçeği ile iç alemine ulaşmış, onda yapacağını yapmıştı. Böyle özel
anlarda Kur'an ayetleri Hz. Ömer'in kalbine dokunduğu gibi direkt bir
dokunuşla kalplere girer ve derinliklerine işlerse, kalpler (o
dokunuşta) ayetleri Resulullah'ın kalbi gibi ilk kaynağından alır. Ancak
Resulullah'ın kalbi ayetleri almaya hazır hale getirildiği için onların
etkilerine dayanabilmişti. Resulullah'tan başkaları ise ayetler
kalplerine ilk andaki gerçek gücü ile işlediğinde Hz. Ömer'in başına
gelenler onların da başlarına gelir.
Fizilalil Kuran-Seyyid Kutub