1-Ehli sünnet ve’l-cemaat, Allah’ın yaratma, sahip olma ve idarede bir ve tek olduğuna inanır. Yüce Allah şöyle buyurur:
Müşriklerin Rububiyet Tevhidinde İtirazları Yoktu:
“Rububiyet tevhidi” diye isimlendirilen bu tevhid, insanların gönüllerinde yerleşmiş olarak bulunmaktadır. Müslüman veya kafir, insanlardan hiç birinin buna itirazı yoktur. Nitekim Yüce Allah kafirler hakkında şöyle
buyurmuştur:
Yine Yüce Allah onlar hakkında şöyle
buyurmuştur:
Mücahid (Rahimehullah) der ki: “Onların imanları: ‘Bizi yaratan, rızıklandıran, öldüren Allah’tır’ demeleridir. Bu iman ile birlikte olan şirk ise; (Allah’tan) başkalarına ibadet etmeleridir.”
Müşrikler, İlahları Hakkında, Onların Yaratan ve Rızık Veren Olduklarına Değil, Allah’a Yakınlaşmada Aracı Olduklarına İnanıyorlardı:
Müşrikler ilahlarının yaratmada Allah’a ortak olduğuna inanıyor değillerdi. Bilakis Allah’ın bunda (yaratmada) tek olduğuna inanıyorlardı. İlahlarını Allah’a yaklaşmada aracı kılıyorlar ve Allah Teala katında şefaatçi kabul
ediyorlardı. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur:
Yine Yüce Allah Kureyş müşrikleri hakkında (şöyle) buyurur:
Yüce Allah bu tevhidi ancak uluhiyet tevhidini ispatlamak, desteklemek ve uluhiyetteki tevhidin gerekliliğine delil olması için yerleştirmiştir. Çünkü Rububiyet Tevhidi Allah’tan başkasına kulluk etmemeyi gerektirir. Yüce Allah şöyle buyurur:
Allah Teala onların tek yaratıcısı ve rızık vericisi olduğunu zikrederek – ki onlar bu konuda şüphe etmiyorlardı – bunu onların aleyhine, hüccet kılmış, ibadetin de ortak koşmaksızın yalnız kendisine halis kılınmasının gerektiğini belirtmiştir.
Yüce Allah yine şöyle buyurur :
Bu ayetlerin hepsinde Yüce Allah müşrikleri kınamaktadır. – Ki onlar kesinlikle Allah’ın bir olduğunu, göklerin ve yerin yaratıcısı olduğunu, şüphesiz zarar ve fayda verenin bir tek O olduğunu itiraf ediyorlardı.- Hiç şüphesiz Allah ile beraber başka bir ilah edindiklerinden dolayı bu itiraf onlara fayda vermedi. Allah’a dua eder gibi onlara dua ediyorlardı. Bu şeriata ve akla aykırı olup, çelişkinin ta kendisidir. Yaratma, rızık verme, yaşatma, öldürme gibi bütün tasarruflarda tek olanın hakkı, itaat çeşitlerinin hepsinde de
birlenmesidir. Bu yüzden Allah Teala onlara “Allah ile beraber başka bir ilah mı?” buyruğu ile karşı
çıkmıştır. Yüce Allah “Allah ile beraber başka bir yaratıcı mı?” buyurmamıştır. Çünkü onların bunda (tek yaratıcının Allah olduğunda) itirazları yoktu. Yüce Allah Rububiyette şirkin/ortaklığın batıl olduğunu açıklamıştır. Hiç şüphesiz eğer böyle bir şey olsaydı, hakikaten gökler ve yer bozulurdu. Akıllar kendi kendine dahi bunu bilir. Yüce Allah şöyle buyurur :
“Muhakkak ki Rabbiniz; gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden, geceyi
kendisini takip eden gündüze örten, güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğdiren Allah’tır. Dikkat edin yaratmak ve emir O’na aittir. Alemlerin Rabbi olan Allah (pek) yücedir.” (A’raf-54)
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediği şeyi yaratır. Dilediğine dişiler bağışlar, dilediğine erkekler bağışlar.” (Şura-49)
“Göklerin ve yerin mülkü O’nundur, yaşatır ve öldürür ve O her şeye gücü yetendir.” (Hadid-2)
Müşriklerin Rububiyet Tevhidinde İtirazları Yoktu:
“Rububiyet tevhidi” diye isimlendirilen bu tevhid, insanların gönüllerinde yerleşmiş olarak bulunmaktadır. Müslüman veya kafir, insanlardan hiç birinin buna itirazı yoktur. Nitekim Yüce Allah kafirler hakkında şöyle
buyurmuştur:
“Yemin olsun şayet onlara ‘gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye soracak olsan, elbette ‘Allah!’ diyeceklerdir. De ki ‘Hamd Allah’a mahsustur’ fakat onların çoğu bilmezler.” (Lokman-25)
Yine Yüce Allah onlar hakkında şöyle
buyurmuştur:
“Onların çoğu Allah’a ortak koşmadan iman etmezler.” (Yusuf-106)
Mücahid (Rahimehullah) der ki: “Onların imanları: ‘Bizi yaratan, rızıklandıran, öldüren Allah’tır’ demeleridir. Bu iman ile birlikte olan şirk ise; (Allah’tan) başkalarına ibadet etmeleridir.”
Müşrikler, İlahları Hakkında, Onların Yaratan ve Rızık Veren Olduklarına Değil, Allah’a Yakınlaşmada Aracı Olduklarına İnanıyorlardı:
Müşrikler ilahlarının yaratmada Allah’a ortak olduğuna inanıyor değillerdi. Bilakis Allah’ın bunda (yaratmada) tek olduğuna inanıyorlardı. İlahlarını Allah’a yaklaşmada aracı kılıyorlar ve Allah Teala katında şefaatçi kabul
ediyorlardı. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur:
”Dikkat edin halis din Allah’ın dır. O’ndan başka dostlar edinenler (derler ki) ‘Biz onlara ancak bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.’ Şüphesiz Allah aralarında ihtilaf ettikleri hususlarda hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı, inkarcı kafire hidayet etmez.” (Zumer 3)
“Deki: Allah’ın dışında kendilerine seslendiğiniz ortakları görüyor musunuz? Yeryüzünde ne yaratmışlar bana gösterin. Yoksa onların göklerde ortaklıkları mı var? veya onlara bir kitap vermişiz de, ondan açık bir delil
üzereler mi? Bilakis zalimler birbirine ancak aldatma vadederler.” (Fatır-40)
Yine Yüce Allah Kureyş müşrikleri hakkında (şöyle) buyurur:
“Ve derler ki: “Deli bir şair için ilahlarımızı terk mi edeceğiz.” (Saffat-36)
“(Derler ki)İlahları tek bir ilah mı yaptı? Gerçekten bu şaşılacak bir şey.” (Sad-5)
Yüce Allah bu tevhidi ancak uluhiyet tevhidini ispatlamak, desteklemek ve uluhiyetteki tevhidin gerekliliğine delil olması için yerleştirmiştir. Çünkü Rububiyet Tevhidi Allah’tan başkasına kulluk etmemeyi gerektirir. Yüce Allah şöyle buyurur:
“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin, umulur ki sakınırsınız.” (Bakara-21)
“Sizi tek bir nefisten yaratmış, sonra da ondan eşini meydana getirmiştir. Sizin için hayvanlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi analarınızın karınlarında, bir yaratmadan sonra bir diğer yaratmaya geçerek üç karanlık safhada yaratır, işte bunları yapan Rabbınız Allah'tır. Hükümranlık O'nundur. O'ndan başka ilâh
yoktur. O halde nasıl olup da O'ndan yüz çevirip başkalarına ibadet edersiniz.” (Zumer-6)
“Kureyş’e kolaylaştırdığı için. (Evet) onlara kış ve yaz yolculuklarını kolaylaştırdığı (için). Onları açlıktan doyuran, onları korkudan emin kılan, bu evin (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsinler.” (Kureyş-1,4)
Allah Teala onların tek yaratıcısı ve rızık vericisi olduğunu zikrederek – ki onlar bu konuda şüphe etmiyorlardı – bunu onların aleyhine, hüccet kılmış, ibadetin de ortak koşmaksızın yalnız kendisine halis kılınmasının gerektiğini belirtmiştir.
Yüce Allah yine şöyle buyurur :
“De ki: Hamd Allah’a mahsustur ve selam Allah’ın seçkin kulları üzerine olsun. Allah mı hayırlı yoksa ortak koştukları mı? Yoksa gökleri ve yeri yaratan mı? Ve O gökten size su indirdi. O (su) ile görkemli bahçeler bitirdik siz onun (görkemli bahçelerin) bir ağacını bitiremezsiniz. Allah ile beraber başka bir ilah mı? Fakat onlar sapık bir kavimdir. Yoksa kim yeri sabit kıldı, ortasından nehirler çıkardı, ve onda sabit dağlar yarattı ve iki denizin arasında bir engel yarattı? Allah ile beraber başka bir ilah mı? Fakat onların çoğu
bilmezler. Yoksa kim O’na dua ettiğinde muhtaç olana icabet eder ve kötülüğü giderir ve sizi yeryüzünün halifeleri kılar? Allah ile beraber başka bir ilah mı? Ne kadar az düşünüyorsunuz. Yoksa kim karanın ve denizin karanlıklarda size yol gösterir. Ve kim gönderir rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci olarak?
Allah ile beraber başka bir ilah mı? Allah onların ortak koşmalarından yücedir.” (Neml-59,63)
Bu ayetlerin hepsinde Yüce Allah müşrikleri kınamaktadır. – Ki onlar kesinlikle Allah’ın bir olduğunu, göklerin ve yerin yaratıcısı olduğunu, şüphesiz zarar ve fayda verenin bir tek O olduğunu itiraf ediyorlardı.- Hiç şüphesiz Allah ile beraber başka bir ilah edindiklerinden dolayı bu itiraf onlara fayda vermedi. Allah’a dua eder gibi onlara dua ediyorlardı. Bu şeriata ve akla aykırı olup, çelişkinin ta kendisidir. Yaratma, rızık verme, yaşatma, öldürme gibi bütün tasarruflarda tek olanın hakkı, itaat çeşitlerinin hepsinde de
birlenmesidir. Bu yüzden Allah Teala onlara “Allah ile beraber başka bir ilah mı?” buyruğu ile karşı
çıkmıştır. Yüce Allah “Allah ile beraber başka bir yaratıcı mı?” buyurmamıştır. Çünkü onların bunda (tek yaratıcının Allah olduğunda) itirazları yoktu. Yüce Allah Rububiyette şirkin/ortaklığın batıl olduğunu açıklamıştır. Hiç şüphesiz eğer böyle bir şey olsaydı, hakikaten gökler ve yer bozulurdu. Akıllar kendi kendine dahi bunu bilir. Yüce Allah şöyle buyurur :
“Allah bir çocuk edinmedi. O’nunla beraber bir ilah yoktur. Öyleyse hakikaten her ilah yarattığı şey ile giderdi ve hakikaten onların bazısı bazısına üstün gelirdi. Allah onların vasfetmekte oldukları şeylerden
münezzehtir.” (Muminun-91)