Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
EL-MÜHEYMİN (Yarattıklarını koruyucu) Ben bir kelebeğim. Kanatlarında gözleri olan ve Amazon'da yaşayan bir kelebeğim. Kanatlarımdaki gözbebeği gibi olan desenlerim insanları her zaman şaşırtmıştır. Gerçekten de çok güzelim. Allah'ın bana verdiği bu güzelliklerle bir gün ormanda dolaşıyordum. Bembeyaz bir papatya gördüm. Çok yorulmuştum uçmaktan. Papatyanın üzerine konup dinlenmeye karar verdim. Her şey gayet güzel giderken aniden bir yusufçuk belirdi. Tam bana saldıracakken kanatlarımı açtım. Kanatlarımı açar açmaz kanatlarımdaki kocaman sahte gözler ortaya çıktı. Yusufçuğu bu gözlerle bir korkuttum ki, hayatında hiç o kadar hızlı koşmamıştı eminim. Benim bu sahte gözlerim baykuşun gözlerine benziyor. Beni baykuş sandı! Yusufçukta baykuştan çok korktuğu için çabucak uzaklaştı yanımdan. Görmen lazımdı bu anı! Şimdi gelelim bu sahte gözleri bana vererek beni yırtıcı yusufçuk böceğinin saldırılarından koruyana; bunu yapan şüphesiz Allah. O, beni bu kadar renkli ve güzel yaratmakla kalmıyor üstelik kendimi savunmam için bana böyle harika bir özelliği de veriyor. Bu bütün hayvanlarda vardır. Hepimizde kendimizi korumamız için ayrı bir özellik vardır. Allah bize bu gücü vermeseydi biz kendimizi savunamazdık ve hemen yaralanırdık. Allah işte bizi böyle koruyor Yazan: Banu Kopuz
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
EL-KUDDÜS (Eksiklikten uzak):
İlhan okulda arkadaşı Cem ile yine tartışmıştı. Eve döndüğünde yüzünden düşen bin parçaydı. Annesi ne olduğunu sordu. "Cem ile tartıştık"
"Yine mi aynı konu?" " Evet,
yine uzaktan kumandalı arabasından, uçağından, bilgisayarındaki oyunlarından bahsedip durdu. Beni deli etti. Çok kızıyorum ona. " "Oğlum neden bu kadar sinirleniyorsun ki?" "Anne nasıl sinirlenmeyeyim?
Sürekli her şeye sahip olduğundan bahsedip duruyor. Herkese bunları anlatıp kendini beğendirmeye çalışıyor" "Yarın okula gittiğinde ona şunu sor: Sahip olduğu bir yağmur damlası ya da bir güneş ışını var mıymış? Ya da kibirden uzak bir günü var mıymış? Bunlardan sonra da ona şunu söyleyeceksin ve bu konuyu kapatacaksın, tamam mı?"
"Tamam. Peki ne söyleyeceğim?" "Bir yıldızı bir yağmur damlası ya da bir rüzgarı olmayan ve her gün kibirli kibirli konuşan bir insanın sahip olduğu sadece oyuncaklarıdır. O sadece oyuncağa sahip. Hem oyuncakların yapılması için gerekli olan maddeleri de Allah yaratıyor. Yani yine arkadaşının değil.
Bu demek oluyor ki Cem tam olarak hiçbir şeye sahip değil. Sadece onları kullanıyor. Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan yalnızca Allah'tır. Çünkü yağmuru, güneşi ya da bitkileri yaratıp, onları insanların ihtiyaçlarını karşılaması için bize sunan O'dur. Bu demek oluyor ki eksik olan biziz, yani insanların sahip olduğu ihtiyaçları bitmez. Ama Allah'ın ihtiyaç duyduğu hiç bir şey yoktur.
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
ER-RAHİYM (Ahirette sadece mü'min kuluna karşı merhametli):
Mert'in dedesi çok hastaydı ve tedavi olmak için evlerine gelmişti. Dedesi yan odada yatıyordu. Gece dedesinin öksürdüğünü duydu. Yatağından kalktı, dedesinin yanına gitti.
"Dedecim iyi misin?"
"İyiyim tabi ama sen bana şu sürahiden bir bardak su verirsen çok daha iyi olurum. Hatta yarın maç bile yaparız seninle!" dedi gülerek.
"Gerçekten mi?" diyerek dedesine bir bardak su verdi. "Allah izin verirse yaparız tabii. Sağol benim akıllı torunum, sen şimdi git, uyumana devam et" dedi . Sabah uyandığında dedesinin odasından sesler geliyordu.
Yüzünü yıkamadan dedesinin odasına koştu. Dedesi uyuyordu. Ama annesi dedesinin başında Kur'an okuyordu. Babası da ağlıyordu. Mert şaşırdı, annesinin koluna dokundu. "Ne oldu anne?
Babam neden ağlıyor?" "Yavrum deden bizden ayrıldı artık" "Nasıl ayrıldı?
Yatağında uyuyor ama... " "Tatlım gel benimle" dedi annesi. Mert'i kucağına aldı, odadan çıktılar. "Deden hastaydı biliyorsun değil mi? " "Evet hasta, ona dün gece su verdim " "Allah, dedeni kendi yanında iyileştirecek" "Nasıl yani?" "Deden Allah'ı çok severdi, Allah da dedeni çok seviyordu ve hâlâ seviyor. Çünkü ona yardım etti ve onu hastalığından kurtardı. Şimdi Allah'ın yanında çok daha iyi olacak. Çünkü deden çok iyi bir insandı ve Allah'a inanırdı. Bu yüzden Allah, ona yardım ediyor ve ona merhametli davranıyor" Yazan: Banu Kopuz
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
EL-MELİKÜ (Herşeyin sahibi):
Tarladan eve dönen Feyza ve ailesi öğle yemeğinden sonra dinlenmek için bahçedeki masaya geçtiler. Feyza'nın kız kardeşi Emine, çay yapmak için eve gitti.
Feyza ise evin yakınındaki kendi elma ağacından yere düşen kırmızı elmaları bir sepete koyup bahçeye döndü. Emine de çayı yaptıktan sonra bahçeye geldi. Feyza'ın getirdiği elmaları görünce çok sevindi.
- "Abla elma almışsın!
Ben kırmızı elmayı çok severim. Bana bir tane verir misin?" - "Bunlar benim ağacımdaki elmalar, sen git kendi ağacından al!" - "Ama benim ağacım tarlanın sonunda. Çok yorgunum, şimdi oraya kadar nasıl giderim?" - "Nasıl istersen öyle git, umrumda değil. Bunlar benim elmalarım!" diyerek kız kardeşini azarladı. Emine, ablasının bu davranışına çok üzüldü. Feyza kardeşinin karşısında elmalardan yemeye başladı. Annesi bu duruma daha fazla sessiz kalmadı. - "Feyza sana bir şey soracağım" - "Sor anne?" - "Elmalar nasıl senin oluyor bana anlatır mısın?" - "Ağaç benim olunca elmalar da benim oluyor" - "Senin ne bir elma ağacın var ne de başka bir şeyin. Ağacı sen mi suladın?
Yağmuru sen mi yağdırdın?
Ağaçtaki dallara sen mi güneş verdin? Dallardan çiçekleri sen mi çıkardın? Sen mi elmaları o dallara teker teker yerleştirdin?" dediğinde Feyza boynunu büktü.
- "Hayır" dedi.
- "O zaman o ağaç ve elmalar senin değil. Ağaç ve elmalar, onları kim yaratmışsa onundur. Onları Allah yarattığına göre sahibi de Allah'tır, kızım bunu sakın unutma" Feyza kardeşinden özür diledi. Ve sepetteki elmalardan bir tane kardeşine uzattı.
Ali beş yaşındaydı . Babasının sabah namazına kalkmasına uyandı. Babası namazını bitirdikten sonra ellerini gökyüzüne doğru kaldırıp dua etti, sonra da 'Amin' diyerek ellerini yüzüne sürdü. Ali babasının yanına koştu "Neden öyle yapıyorsun baba?" dedi . Babası gülümsedi. Ali'yi kucağına aldı, pencerenin kenarındaki sandalyeye oturdular. "Dua ediyordum bizim için... Sonra da teşekkür ediyordum."
"Kime teşekkür ediyordun? Neden teşekkür ediyordun?" "Bizi gün ışığına tekrar kavuşturan, bize sağlık ve yemek veren Allah'a teşekkür ediyordum." "Gün ışığı mı?" "Evet, sabah namazından sonra gün doğuyor ve biz yeni bir güne başlıyoruz.
Böylece bir günü daha görmüş oluyoruz. Bak güneş doğuyor..." dedi babası eliyle dağın arkasından doğan güneşi işaret ederek.
Biraz sonra babası konuşmaya devam etti: "Güneş, ay ve yıldızların ışığı O'nun çok küçük bir aydınlığıdır, oğlum...
" "Anlamadım" dedi Ali. "Evde elektriklerin kesildiğini düşün. Bütün ev karanlık değil mi? Evin içinde elimizde mum ya da fener ile dolaşırız. İşte güneşte muma benzer, bütün evreni aydınlatacak ışığın çok küçük bir parçası. Kısaca güneş, ay ve yıldızlar, Allah'ın ışığının bir noktası sadece..." "Yaaa... Ne çok ışığı varmış Allah'ın!" "Evet oğlum, O istese hep gündüz olurdu. Ama her şeyi belli bir sıraya koymuş. Bize bu kadar aydınlığı bağışladığı için ona teşekkür etmeliyiz ve O'nu çok sevmeliyiz."
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
Ya ZAKİR C.C
Annemle her akşam gibi sobanın yanında oturmuş,peygamberimiz Hz Muhammed s.a.v hayatını anlatışını dinliyorduk. Kardeşim selma soru sordu.... Anneciğim Allah celle celaluhu niçin Cebrail aracılığı ile peygamberimizle konuşmuş,Hz MUSA a.s hayatını anlatmıştın o peygamberimizle birebir konuşmuş,Habibim dediği ile niye konuşmamış??? Şaşırmıştım o küçük yaşına rağmen nerden buluyordu bu soruları benim hiç aklıma gelmemişti ama bende merak ettim? Annem gayet sakin cok güzel bir soru güzel kızım,iyi dinle...... Allah celle celaluhu, Ya Zakirdir celle celaluhu Rabbim isterse bütün varlıklarla birden konuşur, Hiçbir sual bir suale,bir iş bir işe,bir konuşma nir konuşmaya mani olmaz,olamazve birbirine karışmaz.... Allah celle celaluhu,,herkesin ihtiyacına göre,herkes ile konuşur.Biz bunu anlamamız imkansızdır.Bütün bu konuşmalarve ilhamları birer bire,beraber bazen kitapla,bazen kendi,bazen meleklerin aracılıyla görüşür. Rabbim Peygamberimizle Cebrail arcılığı ile görüşmüştür,23 yılda Yolladıgı Kitabımızı Meleği aracılığı ile bildirmiş,karşılıklı okumalarını istemiştir Cocukluğundan beride Cebrailin koruması altında ,ölünceye kadarda desteğini sağlamıştır. Hani telsizler ve telefonlarla binlerce insan konuşuyor,hiç birbirine ses dalgaları karışıyormu......burdan biraz anlayabilirsiniz.
Ya Zakir yani manası nedir biliyormusunuz:Kullarına öğüt,zikir ve kitap gönderen,kendini tanıtan,haberdar eden,ve bu kitaplarında emirlerine uyan salih kullarıda seven ve anan ve zikreden ve kendisinide zikretmelerini istiyen ismidir. Anladınızmı cocuklar.!!!! Anneciğim cok güzel anlatıyorsun biraz daha anlatsana Ya Zakir celle celaluhu, Tabii kızım
Allah celle celaluhu,Kur'an Kerimde söyle der.
Beni zikredin; Ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin, nankörlük etmeyin." (Bakara Sûresi: 152)
Bunlar, îmân edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı zikretmekle mutmain olur." (Ra'd Sûresi: 28)
Demekki cocuklar Bedenimiz suya ve yemeğe nasıl ihtiyacı varsa,kalbimizin ve diğer vucudumuzun Allah celle celaluhu zikretmeye ihtiyacı var,huzur ve mutluluk burdan geciyormuş..
Anne zikiri anlatsana.
Namaz,kılmak zikirdir,
Kuran okumak zikirdir, Allah'ı düşünmek,dua etmek zikirdir. Tesbihle Rabbimin isimlerini cekmek zikirdir. Bu akşam bu isimle dua edin...olurmu
Anneciğim ne diyelim...
Allah'ım Ya Zakir celle celaluhu senden diliyorum,seni zikrini en güzel şekilde yaşamayı,anlamayı,hayatımda seninle birlikte olmayı her an bana nasip et.Amin amin amin Anneciğim cok teşekkür ederiz.Biz YATALIM.İYİ GECELER. Yazan:Güller
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
YA MUCİB: BÜTÜN DUALARI,DUYAN VE KABUL EDEN . Ayşe babasına sordu,babacığım,sen ve annem her namazınızda uzun uzun dua ediyordunuz,gecen gece anneme bir işimiz var serap hanım hayırlı olması için bugun dua edelim dedin.
Dua cok önemli ama niye iş içinde dua istedin bana anlatsana
Ayşeciğim Allah her işe başlarken hayırlı olması için bana dua edin der,yalnız bu dünyada herşey aracılarla verilir,mesela çiftçi tarlasını ekmeden dua eder öyle eker,mahsul alır,dua edip ekmese bakmasa mahsul alabilirmi?
Babacığım biraz daha acarmısın?
Kızım Kur'anda Allah celle cellahu dua için bak hangi ayetlerle bizi uyarıyor.
Bana dua ediniz ki size icabet edeyim." (Ğâfir, 40/60),
"Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua ediniz." (A'râf, 7/55),
"Yoksa sıkıntıya düşen kimseye, kendisine dua ettiği zaman icabet eden mi?" (Neml, 27/62),
"De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?" (Furkan, 25/77),
İşte ayşem şunuda unutma Ya MucibC.C dualara cevap veren Allah'ın ismidir. Müslüman daima Allah'a muhtaç olduğunun bilincinde olmalı ve yalnız O'na güvenip dayanmalıdır. O'nun duaları işittiğini, başına gelen bela ve musibetleri bildiğini, sıkıntı ve zorluklardan haberdar olduğunu unutmamamlı ve ümitsizliğe kapılmamalıdır. Dua yaptığı ve talepte bulunduğu istekler, kendisini Allah'a yaklaştıracak istekler olmalıdır.
sana birde yaşanan baba ve cocuğun hikayesini anlatayım.
Bir baba 7 yaşındaki küçük oğlunu alarak balık tutmaya gider.. Oltayı göle atıp tekrar kaldıkları otele geri dönerler.
Bir saat sonra oltaya balık takılıp takılmadığını anlamak için göle gittikleri vakit dört beş balık takıldığını görürler.
Çocuk " Baba ben balıkların oltaya takılacaklarını biliyordum" der.
Babası sorar. " Nerden biliyordun?"
" Ya Mucib c.c Dua ettimde onun için"
Oltayı yeniden hazırladılar ve yemek için otele gittiler. Yemekten sonra döndükleri vakit yine oltaya balık takıldığını görürler. Çocuk "Ben biliyordum" dedi.
Babası sordu: "Nerden biliyordun?"
" Ya Mucib c.c Dua ettim de onun için"
Oltayı tekrar göle attılar ve otele döndüler. Yatmadan önce göle gidip oltalarına baktıklarında bir tek balığın bile yakalanmadığını gördüler.
Çocuk "Ben balıkların tutulmayacağını biliyordum " dedi.
Babası sordu: "Nerden biliyordun?"
Çocuk " Çünkü dua etmedim."
Babası " Niye etmedin?"
Çocuk " Çünkü oltaya yem takmadığını hatırladım da onun için." Bak gördünmü akıllı cocuk oltaya yem takıp balık yakalmada bir sebep oldugunu biliyor,ilk önce düşünmek calışmak ve dua ile tek Rabbimden yardım istemek lazım....
Babacıgım yarın okulda yazılım var cok çalıştım,bende dua edeceğim,sende bana dua edermisin Tabii benim akıllı kızım etmezmiyim....hadi duaya...... YAZAN:GÜLLER
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
YA LATİF:Allah (c.c.), Allah Latîf'tir. Yani çok lütufkârdır,, kullarına bilmedikleri ve ummadıkları yerlerden bol rızık ve ihsanlarda bulunur, mahlûkatını ummadıkları sebeplerden faydalandırır.
Kerim cok sevinçliydi,Bir kardeşi olmuştu,hemde kız kardeşi, ağabeydi artık,onu sevecek,koruyacaktı,okula götürecek,oyuncaklarını paylaşacak,ona masallar anlatacaktı,bir büyüse hemen dedi,
Yarın hastaneye gidip onu görecek olmak uykusu getirmiyordu zamanda gecmiyordu,kalktı mutfağa gidip süt içeyim dedi,merdivenleri inerken babasının daha uyumadığını görünce cok sevindi.
Babacığım,kardeşimin ismi ne olacak diye hemen konuya girdi..
Babası tebbessüm ederek ne olsun istersin diye sordu?
Annem Peygamberimizin eşini cok sever hep bana anlatırdı,onun için o olsa kabul edermisiniz...
Babası güldü nedir ismi dedi?
Hatice annemiz...
O'nA benzesin herşeyiyle babacığım cok yardım sever biriymiş.
Babacığım kardeşim ne yiyecek,dün bebeklerin dişleri yok dedi arkadaşım,soramadım ..
Bak kerim Allah celle cellahu her doğan canlıya,yaşlılara cok merhametlidir.
Nasıl yani?
Umulmadık yerden rızıklarını verir ,Bak annen den ,Allah Ya latif ismi ile süt verecek ve kardeşin bu sütü içip her türlü vucudunun gerekli olan besinleri alacak...
Kerim cok şaşırmıştı...
Babacığım gecen ay doğan kedilerin annesini emmesimi gibimi ..
Bak işte öyle 5 yavrusu vardı ve hepsini sütü ile ,büyüdü değilmi.... Mesela baharda bütün ağaclar ve çiçekler acar işte Allah Ya latif ismi ile güzelliklerini lutfuyla arkasındanda meyvelerini veririr... Kerim bak ağaçlar hepsi topraktan çamurlu su emer ama değişik tatda ve lezzetli ve değişik vitaminler her mevsime göre yollanır.bu bir ikramdır bizlere....
Sende kardeşinde bizlere emanet edilen ikramlarsınız.
Kerim cok mutlu olmuştu.babasına sarıldı.....
Seni ve annemi,kardeşimi cok seviyorum babacığım...
Baba uyku tutmuyor ..
Oğlum hadi gel baba,oğul birlikte yatalımmı
Yatarkende duamızı birlikte ederiz Rabbime bize verdiği bu ikramlar ve kardeşin içinde dua ederiz Kerim tebessüm ederek olur babacım dedi,elele tutuşarak odalarına doğru yürüdüler.
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
Mülevvin:Allahc.c Mülevvindir,Herşeyi farklı renklerde yaratır. Mustafa resim dersinde GÖKKUŞAĞI resmini boyamakla meşguldü,aklına takılan soruyu sorsammı öğretmenime bana kızarmı diye düşündü. Oanda öğretmeni yanında resmine bakıyordu,niye boyamıyorsun mustafa resmini dalmışsın dedi. Öğretmenim size birşey sormak istiyorum.gökkuşağını boyuyordum birden aklıma geldi,bu renkleride Rabbim bütün canlıları yaratırken veriyor değilmi.?
Öğretmeni tebessüm etti.....
Kürsüye doğru yürüdü....
Çocuklar bir şey acıklamak istiyorum.
Kainatta herşeyi yaratan ve bütün güzellikleri sunan kimdir?
Bütün sınıf aynı anda Allah celle cellahu dedi Kainata baktıgımızda her canlı farklı desenlerde renklerde,biçimlerde oldugunu görürüz,bazen bir tavus kuşunun renkleri bizi hayran hayran baktırır,bazen bir bukelamunun her ortamda renk değiştirmesindeki mucize karşısında hayretimizi gizleyemeyiz, ahtabot denizlerin bukelamunu ve her derinlikte kendisini koruması için verilen bu renk değişimi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemeyiz. Bu kainatta Rabbimin isimlerinin güzellikleri buna sebep olur.
Bu renk renk çiçeklerin,hayvanlardaki renk değişimlerinin,insanlarda farklı renkte oluşumunun,bircok sebepleri vardır. Rabbim bize kendini tanıttırmak ve güzelliklerin tek yaratıcısı oldugunu görmemizi istemektedir.
Mustafa kardeşiniz bir soru sordu,onun için bunları size anlatıyorum.
Rabbimin Mülevvin isminin yansımasıdır bütün renklerdeki güzellikler. Bitkilerin yeşilini,kırmızısını,pembenin,beyazın,mavinin ve siyahın her tonu bu renk çümbüşünü,hayvanlar,kuşlar,balıklar,denizler,karal ar,gökler ve yıldızlarda gördüğünüz bu güzellik Mülevvin isminin yansımasıdır.
Nasıl siz boş kagıda sulu boyanızla renk veriyorsanız, Rabbimde her canlıya OL DER OLUR VE İSTEDİĞİ RENKTE OLUR.
ANLADINIZMI? EVET ÖĞRETMENİM... MUSTAFA ÇOK MUTLUYDU.... Akşam eve gelince yemekten sonra sınıfta öğrendiklerini babasına,annesine anlattı.
Babası tebessüm ediyordu.
Çok kıymetli bir öğretmeniniz var ,onu sakın üzmeyin dedi.
Üzermiyiz babacığım,bizi cok seviyor,bizde onu dedi.
Ertesi gün bahcesinden her renkten çiçek demeti yaptı,süsledi, öğretmenine verecekti.
Başka okulda olan yeğenlerinin öğretmenleri hiç böyle güzelliklerden bahsetmiyordu.
cok şanslı öğrencilerdi...
Allah'ım sana şükürler olsun dedi,böyle bize anlatan Rabbimi tanıtan bir öğretmen yolladıgın için dedi amin. Yazan: güller
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
Mukarrib c.c: Allah (c.c.), Mukarrib'dir. Yani kullarının kalbine hidâyet verir ve kullarını Kendisine kalben ve rûhen yaklaştırır. Mahlûkâtı eşsiz şefkat ve merhamet tecellîleriyle birbirlerine yaklaştıran ve aralarında muhabbet tesis eden Cenâb-ı Allah'tır. Rabb-i Rahîm, mü'minlerin kalplerinin birbirlerine yakın olmalarını ister ve mü'min'leri "kardeş" ilân eder. Süveyde cok sevinçliydi,babası ateşe(elçi) oldugu için tayin edilmiş,Kenyaya gideceklerdi,cok merak ediyordu nasıl biryerdi.
Akşam babası gelince yemekten sonra kucagına oturdu,başladı sormaya. Babaçığım Kenyayı anlatırmısın? Süveydem Kenya Afrika Kıtasında bir ülke başkenti Nairobi,HALKI COGU MÜSLÜMAN. SEN GİDİNCE ŞAŞIRMA ORDAKİ KARDEŞLERİMİZİN RENGİ SİYAH. Nasıl baba bütün vucudumu? Evet kızım Rabbim öyle yaratmış kardeşlerimizi. Rengi farklı,dili farklı peki niye kardeşimiz diyorsun? Süveydem can kızım bütün müslümanlar kardeştir.
Rabbim kalplerini islama açan ve kendine yakınlaştırdığı kullarına kardeş ilan eder. bak şimdi Mukarrib c.c istediği kuluna kalbine iman nuru ile islamı sevdirir ve bütün bu islamı sevenleride birbirlerine yakın olmalarını her durumda yardımcı olmalarını ister ve kardeşsiniz der.işte bu isim le bu sevgi doğar. Babaçığım onlarda namaz kılıyorlarmı bizim gibi. Tabbi kızım. Çok sevdim ben Rabbimin bu ismini. Niye kızım? Baba senin kardeşin halam yani bir sıkıntısı olsa sen hemen koşuyorsun değilmi. Tabii kızım o benim kardeşim. Bak ozaman Mukarrib c.c ismi herkeste güzellikler meydana getirse hiç aç kalmaz, sıkıntıda olanlarda sıkıntıları biter. Babası kucakladı kızını,canım benim,güzel düşünen kızım dedi, Dua edelim,kızım bu isimle Rabbim bu güzellikleri açsın. Hadi sen başla.
Allah'ım Mukarrib isminle herkese imanın nurunu ver ve kardeşlik sevgisi ile birbirlerini sevmeyi nasip et, açlara yardım etsinler,zorda olan kullarına yardım etsinler. SÜVEYDE Amin derken babasına baktı ağlıyordu babası yaşlı gözlerle Amin dedi. Yazan:Güller
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
AFÜVV.CELLE CELLAHU:AFFI COK OLAN.
Kemal çok üzgündü,ağlayarak eve döndü. Annesi kapıda kemalin kırmızı olmuş gözlerini görünce cok korktu., Ne oldu sana Kemalim? Ağlayarak annesinin boynuna sarıldı şimdi daha çok ağlıyordu. Anneçiğim sınıfta yan arkadaşım vardı ya Yasemin,onun bugün saati kayboldu, cok ağladı,öğretmende bütün cantaları tek tek ceplerimize baktı,saat benim çantamdan çıktı,çok şaşırdım. İnan ben yapmadım,nekadar söylesemde yasemin cok kötü laflar söyledi bana. Herkes kuşkuyla baktı bana cok üzgün ve kızgınım. Kemalim sizin yaseminle olan arkadaşlığınızı cekemiyen biri varmı sınıfta? Kemal birden durdu..şimşek hızıyla koşa koşa sokağı döndü. Bir kapının ziline basıyordu. Kapıyı acan zuhalin annesiydi, Hayrola kemal birşeymi var? Kemal ağlayarak anlatmaya ve zuhal'in onu tehdit ettiği ogün söylediği kelimeleri annesine anlattı. Aysel hanım şaşırmış ve çok üzülmüştü. Gel kemal içeri dedi. Zuhalide çağırdı. Bakın çocuklar yapılan herşeyi gören biri var kim o? İkiside Allah dediler. O zaman kızgınlıkla istemeden bazen insanlar hata edebilir değilmi? İkiside evet dediler. Zuhal kıpkırmızı olmuştu,nerdeyse ağlayacaktı.
Aysel hanım sözüne devam etti. Allah c.c bizi her zaman görüyor,ve omuzlarımızda iki tane melek var onlar kiramen melekleri yaptıklarımızı yazıyor. Bu dünyada yaptıgımız hatalar için özür dilemez tövbe etmez ve haksızlık yaptıgımız kişilerdende özür dilemezsek,öbür dünyada cezamız var. Allah Afüvv 'dür kendisinden af diliyen kulunu bağışlar.bir daha kul bu günahı işlemezse affa mazhar olur. Zuhal ağlamaya başladı,anneçiğim cok özür dilerim,ben cok büyük bir hata yaptım,AF dilersem Allah beni affedermi. Tabbi kızım ilk önce Allah'tan samimiyetle,pişmanlıkla özür diliyeceksin.sonra kemalden,sonra yaseminden,ve bütün sınıftan. Zuhal ellerini açtı ağlıya ağlıya af diledi. Kemale dönüp ondanda özür diledi. Kemal zuhalin gözyaşlarına ve samimiyetine inandığı için af ettim dedi Ertesi gün annesi ile zuhal okulda sınıfın önünde,bu olanları anlattılar ve son cümleleri, ibret olsun çocuklar size,ne yaparsanız yapın sizi gören Allah var,af dilemezseniz ya bu dünyada,ya ahirette ceza verecek. Allah c.c her zaman sizi gördüğünü unutmayın dedi. Bütün arkadaşları zuhalin bu yaptıgı özürden cok etkilenmişti. Kalkıp kardeşlerini kucakladılar.
Click this bar to view the full image.
Gerçek kardeşlik buydu aysel hanım ve öğretmenin gözleri dolmuştu bu güzellik karşısında.
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
“Mutluluk Çağı”nın çocukları bazen çocukluk duygusuyla hatalı davranışlarda da bulunabiliyorlarmış…
Anne cok üzgündür,Çocuğuna Allah c.c anlatmış onun hep kendisini gördüğünü,her yaptığından haberi olduğunu hikaye ve yaşananlarla anlatmıştı
Küçük ali :haklısın anne ama bahçelerde meyveleri görünçe elimde olmadan elim uzanıyor alıyorum,kimse yokki o an sorayım dedi.
Annesi,gel yavrum benden iste,hemen sana istediğin meyveyi alırım.
Ali güldü,anne o kadar tatlı olmuyor senin aldıgın dedi. Annesi..ne yaptıysa.bu huyundan vazğeçiremedi. Birgün arkadaşı söyle bir olay anlattı,
Bir gün sirke gitmiştim,eğlence sırasında eğitilmiş kedilerin bir gösterisi de yer aldı.
Bu kediler, sırtlarında, bir tabak içinde yanan mumları taşıyorlar ve onları düşünmeden kendilerine öğretileni yapıyorlardı.
O sırada bir palyaço geldi elinde kafes vardı,açtı birkaç fareyi saldı,kediler terbiye unutmuş fıtratının gereğin fareyi kovalamaya başladılar mumlar ve tabaklar yerdeydi,herkes gülmekten kırılıyordu.
Kardeşim Allah Karib' dir c.c bak: Allah (c.c.), Karîb'dir. Yani mutlak yakın olandır. Allah (c.c.), her şeye her şeyden daha yakındır.
Kullarının gizli açık hiçbir hali Ona gizli kalmaz
. Kullarının duâlarını ve arz-ı hâcetlerini harfiyen işitir, cevap verir ve hikmeti iktizâsınca kabul eder.
Kur'ân, Cenâb-ı Hakkın kullarına yakın olduğunu şöyle beyan eder: "And olsun ki, insanı Biz yarattık. Nefsinin kendisine verdiği vesveseleri Biz biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız." (Kaf Sûresi: 16)
Bir diğer âyette Karîb ismi şöyle zikredilir: "Kullarım sana Benden sorarlar.
Bilsinler ki, Ben onlara karîbim (yakınım). Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim.
Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar. Umulur ki, doğru yola ererler." (Bakara Sûresi: 186)
Allah'ın Karîb olduğunu bildiren Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.), yüksek sesle duâ eden Müslümanlara, "Kendinize hâkim olunuz.
Siz sağır ve gaip olan bir kimseye değil, işiten, gören ve çok yakın olan Allah'a duâ ediyorsunuz. O sizinle beraberdir" (Buharî, Tevhid: 9) buyurmuştur. SEN dua et ve Aliye bahçesine biraz büyük bir meyve ağacı birtanede küçük al diktir,ve bunlara bak. Allah Karib dir senin her yaptığını görür ve bu hizmetin için calışmanın neticesi sana bu ağaçlardan cok güzel ve tatlı meyveler verecek,bunların tadını hiç bir ağaçtan aldığın meyva gibi olmayacak de. Sorumluluk ve özen yaratılışındaki bu huyunu yön verecektir.
Annesi aynısını yaptı ve Ali o ağaçları hergün sulamaya ,bakmaya başladı. ,YAZIN meyve verdiğinde o ağaçlar,Ali cok mutluydu.... Haklısın anneçiğim bu meyvelerın tadı hiç bir ağaçta yok. Bundan sonra hiç bir ağaçtan meyva almayacağım .
Karib c.c hep benimle bunu anladım demişti. Annesi o hafta iki ağaç daha aldı ali ye....... Çok mutluydular.
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
Hayrunisa babasının aldığı kitabı dikkatle okudu yavaşça yere bıraktı.
Son okuduğunu daha iyi anlayabilmek için gözlerini bir yere dikmiş, hareketsiz donuk bir şekilde düşüncelere daldı.
Uzun süre bu şekilde düşündükten sonra hızla kitabı alıp son okuduğu yeri dikkatli bir şekilde bir daha okudu.
Her okuduğunda yüzü biraz daha asılıyor, iyice anlamaya çalışıyordu.
“Kişi sevdiği ile beraber haşrolur”
Bu hadisi okuduktan sonra, sevdikleri ve sevmedikleri hanesini bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğini düşündü. Sürekli bir arada olduğu insanlarla, alış verişte bulunduklarıyla, komşularıyla , akrabasıyla, kan bağı olanlarla ve ya bir şeklide ticari ilişkisi olanlarla da değil Sevdikleriyle beraber haşrolunmak.
Sonra bir başka hadisi hatırladı.
“Allah için sevin ve Allah için buğzedin”
Tekrar gözlerini kapadı ve olacakları hayal etti.
Allah için sevdiklerimizle beraber haşrolacağız diye geçirdi içinden.
Kendisinin ve çevresindeki insanların sevdiklerini ve sevme nedenlerini düşündü bir bir.Sevdiği insanlar kimlerdi ve neden seviyordu onları?
Televizyonda gördüğü bir olay geldi aklına. Bir pop star kendisini izlemeye gelen gençlerin çılgınca katılımları arasında ve bir sunucunun onlara yaklaşarak, - Sahnedeki şarkıcı için ne düşünüyorsunuz .
Çok mu seviyorsunuz?
sorusuna hep bir ağızdan ;
Click this bar to view the full image.
- Sevmek ne kelime biz ona tapıyoruz.
Onun için ölürüz.
Bir insan için ölmek,tapmak ne demekti,kafası karıştı.
Akşam babası gelince,yemekten sonra,baba bir insana tapmak,onun için ölmek doğrumu dedi ve sebebini,kafasına takılanları acıkladı.
Babası sevecen gözlerle kızına bakıyordu.
Hayrunisam tabi doğru değil.
peki niye böyle diyorlar.
Kızım gençler cok cahil.
Rabbim Ya Vedud c.c yani kızım:Sevginin kaynagı ya Vedud cc ...
,Tek sevilmeye ve tapılacak Ya vedud c.c dir.
Bir kul diğer insanlara ve hatta hayvanlara ve bitkilere, rahmet nazarıyla baktığı, onları Allah (c.c.) namına sevdiği ve onlara yardım ettiği ölçüde Vedûd isminden ayrı bir feyiz alır.
Seven. Allah (c.c.) peygamberleri, nebileri dostlarını ve inanan kullarını sever
Sevilen. Allah (c.c.) sevilmeyi hak edendir. O, kulun bütün sevdiklerden daha üstün bir sevgiyi hak eder.
Hiç kimseyi Allah c.c cok sevmeyeceğiz.
Tek uğrunda can verilecek odur. Kişiler,mal,mülk,evlat,anne ve baba,cevrendeki insanları,Rabbimin rızası ve yarattığı için seveceksin.
Bu sevgi karşılık beklemeden sevme demektir. Bir çiçeğe bakıp, Ne güzel yaratmış maşaAllah demek,bunu diğer canlılardada düşünmek gerekir.
Click this bar to view the full image.
Herşeyi yaratan ve güzelliklerin hepsini veren Rabbimdir.
Herkese başka başka yetenekler vermiş bunları hayr yolunda kullanmamızı istemiştir,bu yeteneklerde Allah'tandır.
Sevgiyi yaratan ve Müminlerin kalbine koyan Allah'tır.
Bu sevgi Allah c.c sevmek için verilmiştir.Allah^'ı seven dostlarını Rabbim öyle güzellikler verirki, Bütün sevgiler küçük ve hafif gelir.herşeyi yaratandan öte sever .....
Click this bar to view the full image.
Anladınmı Hayrunisam....!
Anladım babaçığım sağol.
Gel bir de dua edelim seninle.
Ellerini kaldırdılar.
Yarabbi! sen bizi sadece senin rızan için sevenlerden eyle. Menfaatimize yaradıkları için senden uzak olanları değil,menfaatimize yaramasa da sana yakın olanları sevenlerden eyle. Toplumun putlaştırdıklarını bilinçsizce putlaştıranlardan değil, İbrahim (as) gibi bu putları yıkanlarda eyle. Yine İbrahim (as) ın çocukları ve çevresindekiler için yaptığı duada olduğu gibi . Rabbim beni ve benim soyumdan gelecek olanları Namazlarında daim eyle. Rabbimiz sen bizim dualarımızı kabul buyur. Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün beni, Anne ve Babamı ve bütün inananları bağışla..Amin. YAZAN:GÜLLER
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
Tâlib Allah (c.c.), Tâlib'dir. Yani hayır isteyen, iyilikleri seven ve sâlih davranışlardan râzı olandır. Cenâb-ı Allah hayır ve kemâlâtı talep eder. Kullarının iyilik içinde ve iyi ahlâk üzere olmalarını ister, hayırlı ve sâlih kullarından râzı olur. AHMET çok sevinçlidir,okular bitmiş ve karnesindeki başarısından sonra Babası onu dedesinin köyüne götürmeye söz vermiştir.
Dedesi de İstanbulda yaşamaktadırlar ama yazın İspartanın senirkent gidip kışın dönüşlerini hep beklermiş.ahmet,cok yalvarmış ama her yaz annesinin ve babasının ve izci kampı faaliyetlerinden gitmek nasip olmamış.
BABASI 1 AY çiftlikte tatil olarak söz vermiştir.
Ahmet günleri saymakla geciriyor,valizine hazırlamış,her gün eksik kalan eşyalarından birşeylerde eklemeyi unutmuyordu.
O akşam babası erken yatalım sabah namazından sonra yola cıkacağız dediği anda,ahmet için sabah olmak 1 yıl gibi geldi,sevinçten uyuyamadı.
Sabah yola cıktılar,akşam geç saatte biri hadi ahmet kalk geldik uyan dedi,gece uykusuzluk havanın karaması ile etkisini göstermiş oturduğu yerde nasıl uyuduğunu bile hatırlamıyordu.
Ahmet bir an nerde olduğunu hatırlıyamadı,birden geldikmi baba dedi.
Evet oğlum geldik
Yaşasın,arabadan inip bekleyen dedesinin kollarına kendini bıraktı.
Gece hasret giderdiler.
Sabah erkenden kalktı,üstünü giyinip mutfağa indi. Babannesi sabah kahvaltısı hazırlıyordu.
Gülerek bir öpücüğe bir taze sağılmış kaynatılmış süt,istermisin?
Evet dedi ahmet,acele ile sütünü içip,koşa koşa çiftliği gezmeye cıktı.
O kadar güzeldiki herşey,ağaçlardaki meyveler,çiçekler,havası bile başka güzeldi.
Tam gezerken ağlıyan birinin sesini duydu.
Hızla otarafa yöneldi.
Bir çocuk karton kutu içinde ölmüş bir kedinin başında ağlıyordu. Elini omzuna koydu ağlama ,niye ağlıyorsun.
Bir kız çocuguydu,masmavi gözlü,sarışın kendi yaşlarındaydı.
Adın ne ,sen kimsin diye sordu,
Kısa tanışma sonrasında denizle,başladılar konuşmaya.
Deniz,hayvanları ve bitkileri cok seviyorum.
Burda çocuklar hep onlara zarar veriyor.
Bu kedicikte ayagı kırmışlar birde tepeden aşşağı atmışlar.
Günlerce baktım,dualar ettim,Rabbim onu aldı yanına dedi başladı ağlamaya. Geçenlerde bir kuşu sapanla vurdular,zor aldım ellerinden iyileştirdim,uçtu gitti. Ahmet üzülme dedi.
Bak babam derki,bu dünyada hayır adına hayvan veya bütün canlılara iyilik yapanlar Allah razı olur.
Allah c.c bir ismide Talib c.c iyiliklerden razı olan ,iyilik yapanları cok seven.
Allah seni sevdiği gibi,kötülük yapanlarda cezasız bırakmaz. Babam bana birşey öğretti öğrenmek istermisin deniz?
Evet
Babam evlat 3 ilim var bunu cok iyi öğren dedi bana ezberletti.
-Gönül ilmi şudur ki, bana kalb verdi ve kendi mârifet ve muhabbeti yeri eyledi ki, bu kalb ile O'nu bileyim.
O'nun sevdiklerine gönülde yer vereyim, sevmediklerine yer vermiyeyim ve böylelerinden uzak olayım.
Dil ilmi şudur ki, bana dil verdi ve dili zikretmek, O'nun ismini söylemek yeri eyledi.
Bununla O'nu hatırlatanları dile getirmeği, O'ndan bahsetmiyen sözden onu korumayı, böyle sözden uzak olmayı ima etti.
Beden ilmi şudur ki, bana beden vermiştir ve onu kendine hizmet yeri eylemiştir.
Böylece O'na hizmet olan her şeyi yaparım, hizmet olmayan şeyi ise bedenimden uzaklaştırırım.
Sonrada İlmi evladım,Allah rızâsı için öğrendiysen, insanlardan istemeyi, beklemeyi kes.
Yok, dünyâ için öğrenmişsen, Cennet'e kavuşamazsın, dedi.
Deniz cok güzel banada ezberletirmisin dedi.
Bundan sonra insanlara,hayvanlara,bitkilere hep hizmet edeceğim Ahmet,onlardanda birşey beklemiyeceğim.
Hadi gel sana çiftliği gezdireyim. O yaz hiç bitmesin istedi Ahmet,mutlu günler cok cabuk geçti.
İstanbula dönerken dedesi ona söz verdi her yaz artık tatilini çiftlikte geçirecekti. İÇiNDEN ALLAH'IM SANA ŞÜKÜRLER OLSUN DEDİ. YAZAN:GÜLLER
Mesaj Sayısı : 92 Rep Gücü : 164 Reputation : 1 Kayıt tarihi : 07/06/10 Yaş : 41 Nerden : Dünyadan
HEYECANLI BİR GÜN YAŞACAKTIM.
Büyük bir merak içersindeydim.
Annemle birlikte mahallemizde yalnız başına yaşayan ve gözleri görmeyen, yaşlı bir teyzeyi ziyarete gidecektik.
Bir insanın görmeden yaşamasını düşünmeden edemiyordum,nasıl yaşıyordu. Geceleri karanlıkta hiç birşey görmemiz ,yolumuzu bulamamamız, Rabbimim yarattıpı güzellikleri görememek, nasıl birşeydi,nasıl dayanıyordu?
Okulda arkadaşım kemale bu ziyaretimizden söz ettim. O umursamaz bir tavırla:
- Ne yapacaksın? Kör bir kadını mı ziyaret edeceksin? diye söylendi.
Düşündüklerimi anlattım, suratını buruşturdu.
Kemal'in bu yakışıksız sözlerine karşılık;
yaşlı ve özellikle yalnız yaşayan, hasta ve kimsesizlere yapılan ziyaretlerin,
Allah katında çok sevap olduğunu, onun bu sözlerini ise, kendisine hiç mi hiç yakıştıramadığımı söyledim. O gün, sürekli bir biçimde Kemal'in sözlerini düşündüm. Üzüldüm, üzüldüm.
Bir insan hiç bu kadar acımasız, duygusuz olabilir miydi?
Annemin daha önce bu teyzeye yaptığı ziyaretler sonrasında bana anlattıklarını hatırladım.
Yaşlı ama teyze nasıl da memnun olmaktaydı annemin ziyaretlerinden. Ona dualar ettiğini nasıl da mutlu olduğunu bir bir anlatmıştı annem.
Evet bu yaşlı ama teyzeye gidecektik annemle.
Anneme niye insanların gözü görmez tedavi edemiyorlarmı dedim?
HER hastalık caresi bulunmadı yavrum .Rabbim dilerse Şafi c.c ismiyle şifa verir,bu dünyada herşey sebebdir.Doktorlar iyileştirmeye sebepdir. Doktor iyileştirdi denmez.Vesile oldu Rabbim nasip etti denir.
Yavrum Allah Ya Basir c.c dir.Her şeyi gören, çok iyi gören dir. Allah her şeyi, herkesin yaptığını görür. Onun görmesine hiç bir şey engel olamaz.
Rabbimim görmesinin bizim anlamamız imkansızdır.
Mesela: Allah'ın, kalpteki fısıltıları, beyindeki oluşumları, fikirdeki gizlilikleri, kalplerdekini, zifiri karanlık bir gecede kapkara bir taşın üzerinde yürüyen simsiyah bir karıncayı ve çıkardığı sesi görür, duyar, bilir.
Basir ismi bütün insanlarda tecelli eder ve insanlar görmesi bu yüzdendir.
Anne teccelliyi anlatmıştın ama bir daha anlatırmısın.? Yavrum... ALLAH'ın yaratan duyan bilen gören nimetleri veren terbiye eden rızık veren hastalıkları iyileştiren ALLAH olduğunu anlatmıştım. BU Kainatta herşey Rabbimin isimlerinin tecellisi ,aynı aynada bize yansıyan gördüğümüz eşyaların ne olduğunu anlamamız gibidir. Hani dedik Şafi ismi ile iyileşti.sebep doktor. Sen görüyorsun ..sebep gözün.. ama basir ismi yansımasının nedeni ile görüyorsun. Ağaçlarda meyve verir sebep...aynı çamurlu suyu içer renk renk,şekil şekil,mevsimlere göre yiyecekler verirler. bu Mü'nim c.c yansıması ile olur. Ağaç yarattı denmez. anladınmı evet anne teşekkür ederim.
Anneme, önceki gün Kemalle konuşmamızdan söz ettim. Kemalim sözlerini anlattım.. Annem sözlerimin sonunu bile beklemeden, Kızdı.
İnsanların birbirine karşı sorumlulukları olduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz’in komşu haklarına ne kadar önem verdiğini anlattı. °Komşusu açken, tok yatan bizden değildir’ sözünü her birimizin bir ilke olarak benimsememiz gerektiğini söyledi.
Annemin anlattıklarını merakla dinliyordum. Bir Müslüman çocuk olarak, insanları sevmemizi, yaşlılara, kimsesizlere, yoksullara yardımda bulunmamız gerektiğini bir kez daha hatırladım.
Annem, kemalin alayla Kör kadın sözüne de çok kızmıştı.
Bana kör ile ama kelimelerinin anlamını ayrı ayrı anlatmaya başladı.
O zaman kör kelimesinin, daha çok doğruları, gerçekleri görmeyen, insanlıktan sevgiden uzak olan insanlar için kullanıldığını öğrendim.
Annem, Kur’an-ı Kerim’de ilâhi gerçekleri görmeyen insanlar için: “Onların gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri kilitlidir“
AYETİNİN yer aldığını söyledi. Gözleri eşyayı, dünyayı görememek demek olan amaâ kelimesini kullanmanın, daha doğru olacağını iyicene anladım. O gün, okuldan eve gelir gelmez, önlüğümü çıkardım. Annem de birşeyler hazırlamıştı, psata ,börek gibi.hazırlanmıştı.
Annem yolda, gideceğimiz teyzeyle ilgili olarak bana bilgi verdi. İnsanları ziyaret etmenin, onları sevmenin insanlık için bir görev olduğunu bir bir anlattı. Tek katlı bahçe içinde bir evin önünde durduk . Bahçe cok bakımlıydı. şaşkınlığım iyicene artmıştı,nasıl bakıyordu.?
Kapı açıldı. Yaşlı ama nur yüzlü teyze bize bakıyordu,güleryüzle. Bizi içeriye buyur etti.
Sokaklarda gözü görmeyen insanlar görmüştüm.
Ellerindeki bastonlarla, dikkatlice yürüyen bu insanların yerine kendimi koyar, onların hallerini anlamak isterdim.
Görmeden yürümek nasıl da zordur.
Bu insanların durumunu düşünmeden yapılan: kaldırımlar, açılıp da kapatılmayan çukurlar, onların hayatını nasıl da zorlaştırıyor kim bilir?
BİRDE GÖZLERİ GÖRMÜYORSA,ÜZÜLDÜM.
Evde ufak bir odada, gözleri görmeyen, yaşlı ve kimsesiz bir teyze duruyordu.
Annem, teyzenin hatırını, bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sordu. Güler bir yüz, temiz bir dille:
- Allah’a şükür yavrum, sağ ol önemli bir ihtiyacım yok. Zaten zaman zaman bir iki komşu da ziyaretime geliyorlar. İhtiyaçlarımı karşılıyorlar sağ olsunlar, cevabını verdi.
Ne kadar iyi insanlar vardı!!!!! Adı Saliha imiş.
Saliha Teyze, küçükken geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden ama olmuş.O zaman bu hastalığın tedavisi yokmuş. Gözleri o yıllardan bugüne görmüyormuş. Saliha teyze bunları anlatırken, ben bütün dikkatimle onu inceliyor ve dinliyordum.
Güzel, nurani, temiz bir yüzü vardı. İncecik sesiyle yavaş yavaş konuşuyordu, ikimizi de görüyormuş gibi konuşuyordu.
Bir yandan annem ve teyzenin konuşmalarını dinliyor, bir yandan da evin, beni hayrete düşüren, temizliğini düşünüyordum: Bu evi, NASIL böyle temizliyebilirdi. . Mutlaka bir tanıdığı, bir başka komşu teyze gelip evi temizliyordu.
Ben bu düşünceler içerisinde şaşkın bir haldeyken bana:
Sen nasılsın? dedi Beni nasıl fark etmişti bilemiyorum. Hiç sesimi çıkarmamıştım. Yalnızca onları dinlemiştim. Kim bilir...
Ona iyi olduğumu, teşekkür ettiğimi söyledim..
Odanın içinde sanki gözler görüyormuş gibi dolaşmasını görmenizi isterdim. Çay içtik...
unutmadan birde benbeyaz bir maviş isminde mavi gözlü kedisi vardı. Onu severken,oynarken hava nasıl karardı bilmiyorum. izin istedik.
Ben onun elini öptüm. O da beni yanaklarımdan öptü. Yol boyunca Saliha Teyzeyi konuştuk annemle. Kimsesi yoktu hayatta.Büyük depremde ailesinin hepsini kaybetmiş.
Şimdi yapayalnızdı. Gözleri görmüyordu. Evin işi, yemek, bulaşık... Bir sürü yapılması gereken iş... Hangisini nasıl yapacaktı? Bunları yaparken nasıl da zorlanacaktı? Hele temizlik işi...
Anneme sordum:
Teyze işlerini nasıl yapabiliyor?
Annem, ev işlerini kendisinin yaptığını, zor da olsa yapmaya çalıştığını, zaman zaman da bazı komşuların ona yardımcı olduklarını, evin kirlendiğini ise kokudan anladığını söyledi. Önemli olan Rabbimim verdiğine razı olup yaşayabilmek dedi. Bu noktada, daha büyük sıkıntıları, hastalıkları olan insanlara bakarak, halimize şükretmemiz gerektiğini unutmaman gerek dedi. Anne ve babamı, evimizin şartlarını düşündüm.
TEK KALMAK VE GÖZLERİ GÖRMEMEK...
Allah’a COK COK şükrettim. YAŞADIĞIM BU ANI HİÇ UNUTMUYAÇAĞIM - Önemli olan, insanın gözlerinin görmesi değil. Allah BİLMEMEK, kardeşliği ANLAMAMAK, insanlığı UNUTMAKTI.
Ama asıl körlük: iNSAN OLUP İNSANA YARDIM ETMEMEKTİ....