Boşanma, hukuki yönden evlilik sözleşmesinin sona ermesidir. Arşı titreten, Allah'ın gadaplanmasına sebep olan, toplumu yıpratan acı bir olaydır. Boşanmayla birlikte aile, ruhsal açıdan bölünmekte, dağılıp parçalanmaktadır. Tabiatıyla bu parçalanma, bütün aile bireylerini sarsan karmaşık ve zor bir olaydır.
Ama bir gerçek de var ki, boşanma olayından en çok örselenen ve zarar gören küçük çocuklardır. Kişiliğinin temelinin atıldığı yıllarda, anne babanın sevgisine, onlarla sahip olduğu güven duygusuna, sevdikleriyle birlikte yaşamaya ihtiyacı vardır. Fakat anne babanın boşanma kararıyla çocuk, ani bir travma geçirebilir. Çocuk, kendini yalan söylemek zorunda hissedebilir Boşanma sonunda çocuk, annesi ile birlikte olduğu zaman onun gözüne girmek ve annesinin sevgisini kaybetmemek için, babası hakkında yanlış - doğru herşeyi dinler ve annesiyle birlikte onu çekiştirebilir. Babası ile birlikte olduğu zaman da babasının annesi hakkında söylediklerini tasdikler ve kabul eder. Böyle bir durumda çocuk arada kalır ve bu dengesizlik, tutarsızlık çocuğun iki yüzlülük yapmasına neden olur.
Bazen anneler, çocuğun babasına ziyarete gittiği zaman orada olanları son kelimesine kadar öğrenmek ister. Ve çocuğu sıkıştırır. Annesi tarafından sıkıştırılan çocuk ne yapacağını bilemez. Arada kalır. Babası ile geçirdiği hoş vakti söylediğinde azar işiteceği korkusuyla yalana başvurur. Bazen de aynı şeyler babanın yanında gerçekleşir. Böylece çocuk her sıkıştığında yalana başvurmaya başlar. Boşanan çiftler, gayri ihtiyari yanlarında olmayan çocuklarının sevgilerini kazanabilmek için çocuk yanlarına geldiğinde onları paraya ya da hediyeye boğar veya yanında yaptığı yanlış ve hataları görmezden gelerek çocuğun şımarmasına neden olurlar. Rol model yitimi Boşanma sırasında kimi zaman çocuklar, kızsa babanın yanında, erkekse annenin yanında kalmak zorunda kalırlar. Böyle bir durumda babanın yanında kalan kız çocukları veya annenin yanında kalan erkek çocukları, kendilerine örnek alabilecekleri rol model bulamadıkları için kendi cinsel kimliklerine uygun davranış geliştiremezler. Bu da onların cinsen kimliklerini gerektiği gibi kazanmamalarına neden olabilir. Çocuklar taraf tutmaya zorlanmamalıdır! Boşanma öncesinde veya boşanma esnasında en büyük kavgalar çoğunlukla çocukların yanında olur. Ana baba böylece çocuğu kendi kavgalarının ortasına alırlar. Onları taraf tutmaya ya da arabuluculuk yapmaya zorlarlar. Oysa çocuk için en zor şey anne babası arasında seçim yapmaktır. Bu seçim onları yıpratır ve bu kavgalar ve gerginlikler çocukların hırçın, gergin, sinirli, çekingen, ürkek ve korkak olmalarına neden olabilir.
Anne baba arasındaki sürekli geçimsizlik ve kavgalar, çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, alt ıslatma, dışkı kaçırma, kıskançlık, okul fobisi, saldırganlık, çalma ve yeme problemleri gibi davranış bozukluklarına neden olabilir. Boşanma süreci içinde çocuğun yaşadığı gerginlik ve çatışmalar, içine kapanmasına, yaşanan sıkıntıların sebebinin kendisi olduğunu düşünmesine ya da anne babası tarafından sevilmediği kanısına kapılmasına neden olur.
Çocuk, 0-3 yaşındaysa; 0-3 yaş, çocuğun duygusal yönden anne babaya en çok ihtiyacı olan yaştır ki bu ihtiyaç boşanmayla birlikte yeterince karşılanamayacağı için çocuk, yeme, uyku problemleri ile karşılaşır. Bazen geç yürümesine ya da kekeleyip artikülasyon (kelime yutma) gibi dil gelişimi ile ilgili sorunlar yaşamasına neden olur. Çocuk, okul öncesi dönemdeyse; Eğer boşanma okul öncesi döneme rast gelmişse, çocukta içe kapanıklık, özgüven eksikliği, konsantre olamama gibi sorunlar başlar ki bu da çocuğun yaşıtlarından geri kalmasına ve öğretmenleriyle ilişkilerinin bozulmasına sebep olur.
Çocuk, ergenlik çağındaysa; Boşanma ergenlik çağına denk gelmişse, zaten yeni bir hayata adım atan, ateş üzerinde yürüyen asker gibi bocalar bir durumda ergenliği anlamakta güçlük çeken çocuk, bir de üzerine boşanma eklenince dünyası yıkılır. Kimlik ve sevgi arayışıyla birlikte, anne babasını acımasızca eleştirmeye başlar, oyunbozan, asabi, kendi kendini kontrol edemeyen, saldırgan bir insan olur çıkar. Yani sonuçta, boşanma çocuğun hangi yaş dönemine denk gelirse gelsin, derinden yaralayan, zor ve çıkmaz bir durumdur.
Ama bir gerçek de var ki, boşanma olayından en çok örselenen ve zarar gören küçük çocuklardır. Kişiliğinin temelinin atıldığı yıllarda, anne babanın sevgisine, onlarla sahip olduğu güven duygusuna, sevdikleriyle birlikte yaşamaya ihtiyacı vardır. Fakat anne babanın boşanma kararıyla çocuk, ani bir travma geçirebilir. Çocuk, kendini yalan söylemek zorunda hissedebilir Boşanma sonunda çocuk, annesi ile birlikte olduğu zaman onun gözüne girmek ve annesinin sevgisini kaybetmemek için, babası hakkında yanlış - doğru herşeyi dinler ve annesiyle birlikte onu çekiştirebilir. Babası ile birlikte olduğu zaman da babasının annesi hakkında söylediklerini tasdikler ve kabul eder. Böyle bir durumda çocuk arada kalır ve bu dengesizlik, tutarsızlık çocuğun iki yüzlülük yapmasına neden olur.
Bazen anneler, çocuğun babasına ziyarete gittiği zaman orada olanları son kelimesine kadar öğrenmek ister. Ve çocuğu sıkıştırır. Annesi tarafından sıkıştırılan çocuk ne yapacağını bilemez. Arada kalır. Babası ile geçirdiği hoş vakti söylediğinde azar işiteceği korkusuyla yalana başvurur. Bazen de aynı şeyler babanın yanında gerçekleşir. Böylece çocuk her sıkıştığında yalana başvurmaya başlar. Boşanan çiftler, gayri ihtiyari yanlarında olmayan çocuklarının sevgilerini kazanabilmek için çocuk yanlarına geldiğinde onları paraya ya da hediyeye boğar veya yanında yaptığı yanlış ve hataları görmezden gelerek çocuğun şımarmasına neden olurlar. Rol model yitimi Boşanma sırasında kimi zaman çocuklar, kızsa babanın yanında, erkekse annenin yanında kalmak zorunda kalırlar. Böyle bir durumda babanın yanında kalan kız çocukları veya annenin yanında kalan erkek çocukları, kendilerine örnek alabilecekleri rol model bulamadıkları için kendi cinsel kimliklerine uygun davranış geliştiremezler. Bu da onların cinsen kimliklerini gerektiği gibi kazanmamalarına neden olabilir. Çocuklar taraf tutmaya zorlanmamalıdır! Boşanma öncesinde veya boşanma esnasında en büyük kavgalar çoğunlukla çocukların yanında olur. Ana baba böylece çocuğu kendi kavgalarının ortasına alırlar. Onları taraf tutmaya ya da arabuluculuk yapmaya zorlarlar. Oysa çocuk için en zor şey anne babası arasında seçim yapmaktır. Bu seçim onları yıpratır ve bu kavgalar ve gerginlikler çocukların hırçın, gergin, sinirli, çekingen, ürkek ve korkak olmalarına neden olabilir.
Anne baba arasındaki sürekli geçimsizlik ve kavgalar, çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, alt ıslatma, dışkı kaçırma, kıskançlık, okul fobisi, saldırganlık, çalma ve yeme problemleri gibi davranış bozukluklarına neden olabilir. Boşanma süreci içinde çocuğun yaşadığı gerginlik ve çatışmalar, içine kapanmasına, yaşanan sıkıntıların sebebinin kendisi olduğunu düşünmesine ya da anne babası tarafından sevilmediği kanısına kapılmasına neden olur.
Çocuk, 0-3 yaşındaysa; 0-3 yaş, çocuğun duygusal yönden anne babaya en çok ihtiyacı olan yaştır ki bu ihtiyaç boşanmayla birlikte yeterince karşılanamayacağı için çocuk, yeme, uyku problemleri ile karşılaşır. Bazen geç yürümesine ya da kekeleyip artikülasyon (kelime yutma) gibi dil gelişimi ile ilgili sorunlar yaşamasına neden olur. Çocuk, okul öncesi dönemdeyse; Eğer boşanma okul öncesi döneme rast gelmişse, çocukta içe kapanıklık, özgüven eksikliği, konsantre olamama gibi sorunlar başlar ki bu da çocuğun yaşıtlarından geri kalmasına ve öğretmenleriyle ilişkilerinin bozulmasına sebep olur.
Çocuk, ergenlik çağındaysa; Boşanma ergenlik çağına denk gelmişse, zaten yeni bir hayata adım atan, ateş üzerinde yürüyen asker gibi bocalar bir durumda ergenliği anlamakta güçlük çeken çocuk, bir de üzerine boşanma eklenince dünyası yıkılır. Kimlik ve sevgi arayışıyla birlikte, anne babasını acımasızca eleştirmeye başlar, oyunbozan, asabi, kendi kendini kontrol edemeyen, saldırgan bir insan olur çıkar. Yani sonuçta, boşanma çocuğun hangi yaş dönemine denk gelirse gelsin, derinden yaralayan, zor ve çıkmaz bir durumdur.