Kafirlerin Bayramları
Burada kullandığımız "Bayram" terimi, hem kafirlerin özel kabul edip kutladıkları "günleri" hem bu kutlamaların düzenlendiği toplantı "yerlerini" ve hem de bu şenlikler sırasında yapılan "hareketlerin" tümünü birlikte kapsamına alan, geniş anlamlı bir terimdir. Maksat, onların sadece belirli bayramlarına katılmanın yasaklığını belirtmek değildir. Tersine İslam dininde yeri olmayan bütün Özel günler, bütün saygı amaçlı şenlik alanları ve bu amaca dönük bütün davranış ve adetler aynı yasağın kapsamına girer. Bu arada kafirlerin bayramları gibi, bayramlarından önceki ve sonraki günlerde bu bayramlarına bağlı olarak yaptıkları veya bu adetlerinin uzantıları niteliğindeki bütün hareketler de aynı derecede haramdır. Bunların hepsinden kaçınmak gerekir.
Bu açıklamayı şundan dolayı yapıyoruz. Bazı müslümanlar onların "Büyük Perşembe" ve "İsa'nın (a.s.) doğum yıldönümü" gibi bayramlarına katılmıyor, ama çoluk-çocuğuna diyor ki; "filan hafta" veya "gelecek ay şenlik yapar, size şöyle şöyle şeyler alırım". Burada vaadedilen şenliğin asıl sebebi kafirlerin o sıralardaki bayramıdır. Eğer bu bayram olmasa daha sonraki günlere ertelenen bu vaatlere de gerek görülmeyecekti. İşte bu yüzden bu vaatler ve ertelenmiş şenlikler de kafirlere özenmenin uzantısı ve değişik bir ifadesi sayılır.
Buna göre, böyle yapılacağına ev halkının şenlik beklentileri Allah'ın ve Rasulullah'ın (s.a.v.) emrettiği meşru bayramlara yöneltilmeli ve bu bayramlar gelince çoluk-çocuğun arzuları yabancıların şenliklerinde gözleri kalmayacak şekilde tatmin edilmelidir. Eğer buna rağmen ev halkının gönlü alınamıyorsa gerisini Allah'a havale etmek gerekir.
Çünkü kim Allah'ın rızasını kazanmak için ev halkının gönlünü kırmak zorunda kalırsa bilsin ki, Allah ona hem kendi rızasını ve hem de aile halkının hoşnutluğunu birarada nasip eder.
Yeri gelmişken belirtelim ki, aklı başında müslümanlar böyle konularda kadınların isteklerine boyun eğmekten kaçınmalıdırlar. Çünkü Buhari ile Müslim'in, sahabilerden Usame b. Zeyd'e dayanarak bildirdiklerine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Arkamda bırakacağım ümmetimin erkeklerinin başındaki en zararlı fitne unsuru kadınlardır[1]
Bilindiği gibi gerek sosyal düzende ve gerekse devlet yönetiminde görülen çoğu bozukluklar kadınların bu alanlarda söz sahibi olmalarından ileri gelir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) bu konuda:
"Önemli işlerini kadınlarına havale eden cemiyetler iflah olmazlar. [2]
Buyurmuştur. Yine Rasulullah'ın (s.a.v.):
"Kadınların emrine giren helak olmuştur"
Buyurduğu rivayet edilmiştir. Bu yüzdendir ki, Cenab-ı Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de Zekeriyya'nın (a.s.) eşinin kendisine yararlı kılınmasını önemli bir bağış sayarak şöyle buyurur:
"O'na (Zekeriyya'ya) eşini yararlı kıldık" (Enbiya: 21/90)
Nitekim alimlerimizden biri, bir eserinde "Her erkek, eşini kendisine yararlı kılsın, diye, Allah'a ısrarla yalvarmadır" diyor.[3]
ibniteymiyye külliyatı
Burada kullandığımız "Bayram" terimi, hem kafirlerin özel kabul edip kutladıkları "günleri" hem bu kutlamaların düzenlendiği toplantı "yerlerini" ve hem de bu şenlikler sırasında yapılan "hareketlerin" tümünü birlikte kapsamına alan, geniş anlamlı bir terimdir. Maksat, onların sadece belirli bayramlarına katılmanın yasaklığını belirtmek değildir. Tersine İslam dininde yeri olmayan bütün Özel günler, bütün saygı amaçlı şenlik alanları ve bu amaca dönük bütün davranış ve adetler aynı yasağın kapsamına girer. Bu arada kafirlerin bayramları gibi, bayramlarından önceki ve sonraki günlerde bu bayramlarına bağlı olarak yaptıkları veya bu adetlerinin uzantıları niteliğindeki bütün hareketler de aynı derecede haramdır. Bunların hepsinden kaçınmak gerekir.
Bu açıklamayı şundan dolayı yapıyoruz. Bazı müslümanlar onların "Büyük Perşembe" ve "İsa'nın (a.s.) doğum yıldönümü" gibi bayramlarına katılmıyor, ama çoluk-çocuğuna diyor ki; "filan hafta" veya "gelecek ay şenlik yapar, size şöyle şöyle şeyler alırım". Burada vaadedilen şenliğin asıl sebebi kafirlerin o sıralardaki bayramıdır. Eğer bu bayram olmasa daha sonraki günlere ertelenen bu vaatlere de gerek görülmeyecekti. İşte bu yüzden bu vaatler ve ertelenmiş şenlikler de kafirlere özenmenin uzantısı ve değişik bir ifadesi sayılır.
Buna göre, böyle yapılacağına ev halkının şenlik beklentileri Allah'ın ve Rasulullah'ın (s.a.v.) emrettiği meşru bayramlara yöneltilmeli ve bu bayramlar gelince çoluk-çocuğun arzuları yabancıların şenliklerinde gözleri kalmayacak şekilde tatmin edilmelidir. Eğer buna rağmen ev halkının gönlü alınamıyorsa gerisini Allah'a havale etmek gerekir.
Çünkü kim Allah'ın rızasını kazanmak için ev halkının gönlünü kırmak zorunda kalırsa bilsin ki, Allah ona hem kendi rızasını ve hem de aile halkının hoşnutluğunu birarada nasip eder.
Yeri gelmişken belirtelim ki, aklı başında müslümanlar böyle konularda kadınların isteklerine boyun eğmekten kaçınmalıdırlar. Çünkü Buhari ile Müslim'in, sahabilerden Usame b. Zeyd'e dayanarak bildirdiklerine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Arkamda bırakacağım ümmetimin erkeklerinin başındaki en zararlı fitne unsuru kadınlardır[1]
Bilindiği gibi gerek sosyal düzende ve gerekse devlet yönetiminde görülen çoğu bozukluklar kadınların bu alanlarda söz sahibi olmalarından ileri gelir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) bu konuda:
"Önemli işlerini kadınlarına havale eden cemiyetler iflah olmazlar. [2]
Buyurmuştur. Yine Rasulullah'ın (s.a.v.):
"Kadınların emrine giren helak olmuştur"
Buyurduğu rivayet edilmiştir. Bu yüzdendir ki, Cenab-ı Allah (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de Zekeriyya'nın (a.s.) eşinin kendisine yararlı kılınmasını önemli bir bağış sayarak şöyle buyurur:
"O'na (Zekeriyya'ya) eşini yararlı kıldık" (Enbiya: 21/90)
Nitekim alimlerimizden biri, bir eserinde "Her erkek, eşini kendisine yararlı kılsın, diye, Allah'a ısrarla yalvarmadır" diyor.[3]
ibniteymiyye külliyatı