Adalet, Ceza Ve Ödül
İşte bu noktada gerçek adaleti sağlayanın Allah'tan başka kimsenin olmadığı da kesinleşmiş oluyor. Çünkü, insanoğlunun yetki ve özgürlüğe sahip olduğu sınırlar Allah tarafından belirlenmiştir ve ancak Allah, insanın amellerinde yetkisi ve özgürlüğünün payının ne olduğunu biliyor. Allah'ın insanın yetki ve özgürlüğünü sınırladığı çerçeve veya hududun iki türü vardır: Birincisi, genellikle tüm insanoğlu için belirlenen hudüd, ikincisi, herkes için ayrı ayrı tayin edilen hudud. İlk tür hudud, kendi nitelikleri bakımından tüm insan ırkının yetki ve özgürlüklerini sınırlandırır. İkinci tür hudud ise herkesin durumuna göre değişir. Bu nedenle, bunlara göre her kişinin yaşamında yetkileri ve mecburiyetinin oranları farklıdır. İnsanın kendi amellerinden sorumlu olması ve sorumluluğu açısından ceza veya ödül alması, herkesin kendi fiillerinde kullandığı orana bağlıdır ve bu öyle bir şeydir ki, bunu zerre kadar eksik veya fazlalıkla tartmak, değerlendirmek ve ölçmek dünyanın hiçbir yargıç veya hakimi için mümkün değildir. Bu muhasebe, muhakeme ve değerlendirmeyi sadece Fâtır-üs Semavât ve'l-ard yapabilir ve ancak O, kıyamet gününde mahkemesini kuracaktır. İşte bu noktaya Allah'ın kelâmında çeşitli yerlerde işaret edilmiştir:
"O gün tartmak haktır. Terazisi ağır gelenler felah bulanlardır. Tartısı hafif gelenler de ayetlerimize küfr ile zulmeder oldukları için kendilerine yazık edenlerdir" (Ei-A'raf: 8-9)
"Muhakkak ki, onların dönüşleri bizedir. Sonra onlanıjı hesaplarını görmek bize aittir." (Gaşiye: 25-26)
"Bir zerre ağ.ırlığında hayır işleyen onu (mükâfatını) gö| rür. Kim de bir zerre ağırlığınca şer işlerse onu (cezasını görür." (Ez-Zilzâl: 7. 8
Kur 'an- i Kerim, cebir ve kader meselesini ancak bı| kadar aydınlatır ve bu fizik ile etik bilimlerinde yer alan so-j runlar ile düğümleri çözümler. Metafizik veya doğaötesi so runlara gelince ki, bunlarla felsefeciler ile ilahiyatçılar uğj raşmaktadır. Yani, Allah'ın bilgisi, kudreti, makdurâtı, irâdes ve muratları (amaçlan) arasındaki ilişkiler ve O'nun eski bilgileri, ezelî iradesi ve mutlak kudretinin yanında insanın naşı yetkili ve özgür irade sahibi olacağı gibi sorunlar, Kuran-, Kerim bunlardan sözetmemiştir, çünkü insan bunları anla-] tamaz.
44Mevdudi, Cebir Ve Kader Problemi, Hilal Yayınları: 102-103
İşte bu noktada gerçek adaleti sağlayanın Allah'tan başka kimsenin olmadığı da kesinleşmiş oluyor. Çünkü, insanoğlunun yetki ve özgürlüğe sahip olduğu sınırlar Allah tarafından belirlenmiştir ve ancak Allah, insanın amellerinde yetkisi ve özgürlüğünün payının ne olduğunu biliyor. Allah'ın insanın yetki ve özgürlüğünü sınırladığı çerçeve veya hududun iki türü vardır: Birincisi, genellikle tüm insanoğlu için belirlenen hudüd, ikincisi, herkes için ayrı ayrı tayin edilen hudud. İlk tür hudud, kendi nitelikleri bakımından tüm insan ırkının yetki ve özgürlüklerini sınırlandırır. İkinci tür hudud ise herkesin durumuna göre değişir. Bu nedenle, bunlara göre her kişinin yaşamında yetkileri ve mecburiyetinin oranları farklıdır. İnsanın kendi amellerinden sorumlu olması ve sorumluluğu açısından ceza veya ödül alması, herkesin kendi fiillerinde kullandığı orana bağlıdır ve bu öyle bir şeydir ki, bunu zerre kadar eksik veya fazlalıkla tartmak, değerlendirmek ve ölçmek dünyanın hiçbir yargıç veya hakimi için mümkün değildir. Bu muhasebe, muhakeme ve değerlendirmeyi sadece Fâtır-üs Semavât ve'l-ard yapabilir ve ancak O, kıyamet gününde mahkemesini kuracaktır. İşte bu noktaya Allah'ın kelâmında çeşitli yerlerde işaret edilmiştir:
"O gün tartmak haktır. Terazisi ağır gelenler felah bulanlardır. Tartısı hafif gelenler de ayetlerimize küfr ile zulmeder oldukları için kendilerine yazık edenlerdir" (Ei-A'raf: 8-9)
"Muhakkak ki, onların dönüşleri bizedir. Sonra onlanıjı hesaplarını görmek bize aittir." (Gaşiye: 25-26)
"Bir zerre ağ.ırlığında hayır işleyen onu (mükâfatını) gö| rür. Kim de bir zerre ağırlığınca şer işlerse onu (cezasını görür." (Ez-Zilzâl: 7. 8
Kur 'an- i Kerim, cebir ve kader meselesini ancak bı| kadar aydınlatır ve bu fizik ile etik bilimlerinde yer alan so-j runlar ile düğümleri çözümler. Metafizik veya doğaötesi so runlara gelince ki, bunlarla felsefeciler ile ilahiyatçılar uğj raşmaktadır. Yani, Allah'ın bilgisi, kudreti, makdurâtı, irâdes ve muratları (amaçlan) arasındaki ilişkiler ve O'nun eski bilgileri, ezelî iradesi ve mutlak kudretinin yanında insanın naşı yetkili ve özgür irade sahibi olacağı gibi sorunlar, Kuran-, Kerim bunlardan sözetmemiştir, çünkü insan bunları anla-] tamaz.
44Mevdudi, Cebir Ve Kader Problemi, Hilal Yayınları: 102-103