#######################################################################
#######################################################################
FÂTIR - 32
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden:
İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. Adn cennetlerine girerler onlar, orada altından bilezikler ve inci takınırlar. Orada giysileri ise ipektir. Şöyle derler: "Hamd olsun, üzüntüyü bizden gideren Allah'a! Rabbimiz mutlak Gafûr, mutlak Şekûr'dur. Lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz. Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz.
#######################################################################
#######################################################################
İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize İshâk İbn îsâ... Ebu Derdâ'dan nakletti ki; o, Rasûlullah (s.a.) m şöyle buyurduğunu işittim, demiştir:
Allah Teâlâ «Sonra kullarımızdan seçtiklerimize kitabı mîrâs kıldık. Onlardan kimi nefsine zulmedicidir, kimi de muktesiddir. Kimi ise Allah'ın izniyle iyiliklere koşandır.» buyuruyor.
Sonra Allah'ın rahmetini dilleriyle söyleyecek olanlar onlardır ki Allah Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmaktadır: «Derler ki: Hamd; bizden üzüntüyü gideren Allah'a mahsûstur. Muhakkak ki Rabbımız, elbette Gafûr'dur, Şekûr'dur. Ki O, lutfuyla bizi kalınacak diyara yerleştirdi. Bize orada ne bir yorgunluk dokunacaktır, ne de halsizlik gelecektir.» (Ğâfîr, 34-35).
#######################################################################
#######################################################################
(Muslim lafzıyla) Ömer b. Hattab'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
[quote]"Biz, birgün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında otururken bembeyaz bir elbise giymiş, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk izi bulunmayan ve içimizden de hiç kimsenin tanımadığı bir adam ansızın yanımıza çıkageldi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in önünde oturup dizlerini, O'nun -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dizlerine dayadı, ellerini de kendi uyluklarının üzerine koydu ve:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "İslâm; Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilahın olmadığına ve Muhammed -sallalahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın elçisi olduğuna şâhitlik etmen, namaz kılman, zekât vermen,Ramazan orunu tutman ve yoluna güç yetirdiğin takdirde Beytullah'ı haccetmendir", buyurdu. O: "Doğru söyledin",dedi.Bunun üzerine biz soru soranın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hem soru sormasına, hem de ona doğru söyledin demesine şaşırdık. (Sonra devamla):
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Îmân; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine peygamberlerine), âhiret gününe ve kaderin hayrına ve şerrine îmân etmendir", buyurdu. Yine: "Doğru söyledin",dedi. (Sonra devamla):
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"İhsan; O'nu görüyormuşçasına Allah'a ibâdet etmendir. Şayet sen O'nu görmüyorsan bile, O seni görmektedir", buyurdu.
(Sonra devamla): "Bana, kıyâmetin ne zaman kopacağını haber ver?" dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Kıyâmet hakkında kendisine soru sorulan kimse, soran kimseden daha bilgili değildir", buyurdu. Bunun üzerine o: "O halde bana kıyâmetin alametleri hakkında haber ver?" dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Câriyenin efendisini doğurması ve yalınayak, baldırı çıplak koyun çobanlarının bina yükseltmekte birbirleriyle yarışmaları ve bunlarla iftihar etmeleridir", buyurdu.
(Ömer b. Hattab) dedi ki: Sonra adam oradan hızla ayrıldı.Bunun üzerine ben uzun bir süre (üç gece) öyle bekledim. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana: "Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben de: Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler, dedim. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Şüphe yok ki O, size dîninizi öğretmek için gelen Cebrâil'dir", buyurdu.
#######################################################################
FÂTIR - 32
Sonra, kullarımız arasından seçtiklerimizi Kitap'a mirasçı kıldık. İçlerinden:
>>>Öz nefsine zulmeden var. <<<
>>>Orta yolda gideni var. <<<
>>>Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var<<<
. >>>Orta yolda gideni var. <<<
>>>Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçeni var<<<
İşte bu, büyük lütfun ta kendisidir. Adn cennetlerine girerler onlar, orada altından bilezikler ve inci takınırlar. Orada giysileri ise ipektir. Şöyle derler: "Hamd olsun, üzüntüyü bizden gideren Allah'a! Rabbimiz mutlak Gafûr, mutlak Şekûr'dur. Lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz. Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz.
İnkâr edenlere de cehennem ateşi var. Ne haklarında hüküm verilir ki ölsünler ne de azapları hafifletilir. İşte böyle cezalandırırız tüm nankörleri biz
.#######################################################################
#######################################################################
İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki: Bize İshâk İbn îsâ... Ebu Derdâ'dan nakletti ki; o, Rasûlullah (s.a.) m şöyle buyurduğunu işittim, demiştir:
Allah Teâlâ «Sonra kullarımızdan seçtiklerimize kitabı mîrâs kıldık. Onlardan kimi nefsine zulmedicidir, kimi de muktesiddir. Kimi ise Allah'ın izniyle iyiliklere koşandır.» buyuruyor.
>>>İyiliklere koşanlar cennete hesâbsız girecek olanlardır. <<<
>>>Muktesid olanlar kolay bir hesâbla hesaba çekilecek olanlardır.<<<
>>>Nefislerine zulmetmiş olanlar ise, mahşer günü boyunca tutuklanacak olanlardır.<<<
>>>Muktesid olanlar kolay bir hesâbla hesaba çekilecek olanlardır.<<<
>>>Nefislerine zulmetmiş olanlar ise, mahşer günü boyunca tutuklanacak olanlardır.<<<
Sonra Allah'ın rahmetini dilleriyle söyleyecek olanlar onlardır ki Allah Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmaktadır: «Derler ki: Hamd; bizden üzüntüyü gideren Allah'a mahsûstur. Muhakkak ki Rabbımız, elbette Gafûr'dur, Şekûr'dur. Ki O, lutfuyla bizi kalınacak diyara yerleştirdi. Bize orada ne bir yorgunluk dokunacaktır, ne de halsizlik gelecektir.» (Ğâfîr, 34-35).
#######################################################################
#######################################################################
(Muslim lafzıyla) Ömer b. Hattab'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
[quote]"Biz, birgün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında otururken bembeyaz bir elbise giymiş, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk izi bulunmayan ve içimizden de hiç kimsenin tanımadığı bir adam ansızın yanımıza çıkageldi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in önünde oturup dizlerini, O'nun -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dizlerine dayadı, ellerini de kendi uyluklarının üzerine koydu ve:
"Ey Muhammed!
Bana >>>İSLAM<<<'dan haber ver?" dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "İslâm; Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilahın olmadığına ve Muhammed -sallalahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın elçisi olduğuna şâhitlik etmen, namaz kılman, zekât vermen,Ramazan orunu tutman ve yoluna güç yetirdiğin takdirde Beytullah'ı haccetmendir", buyurdu. O: "Doğru söyledin",dedi.Bunun üzerine biz soru soranın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hem soru sormasına, hem de ona doğru söyledin demesine şaşırdık. (Sonra devamla):
"Bana >>>İMAN<<<dan haber ver?" dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: "Îmân; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine peygamberlerine), âhiret gününe ve kaderin hayrına ve şerrine îmân etmendir", buyurdu. Yine: "Doğru söyledin",dedi. (Sonra devamla):
"Bana >>>İHSAN<<<dan haber ver?" dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"İhsan; O'nu görüyormuşçasına Allah'a ibâdet etmendir. Şayet sen O'nu görmüyorsan bile, O seni görmektedir", buyurdu.
(Sonra devamla): "Bana, kıyâmetin ne zaman kopacağını haber ver?" dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Kıyâmet hakkında kendisine soru sorulan kimse, soran kimseden daha bilgili değildir", buyurdu. Bunun üzerine o: "O halde bana kıyâmetin alametleri hakkında haber ver?" dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Câriyenin efendisini doğurması ve yalınayak, baldırı çıplak koyun çobanlarının bina yükseltmekte birbirleriyle yarışmaları ve bunlarla iftihar etmeleridir", buyurdu.
(Ömer b. Hattab) dedi ki: Sonra adam oradan hızla ayrıldı.Bunun üzerine ben uzun bir süre (üç gece) öyle bekledim. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana: "Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben de: Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler, dedim. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:"Şüphe yok ki O, size dîninizi öğretmek için gelen Cebrâil'dir", buyurdu.