Rasulullah [SallAllahu Alayhi WaSallam] said, “Pray while standing
and if you can’t, pray while sitting and if you cannot do even that,
then pray lying on your side.” (Sahih Bukhari Volume 2 Book 20 No.218) –
Therefore, no excuses – we must all 5 prayers daily!
In the Name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
2. The Heifer (Al-Baqarah)/238. Guard strictly your (habit of) prayers,
especially the Middle Prayer; and stand before Allah in a devout
Imran b. Husayn (R.A.) şöyle demiştir “Bende basur hastalığı vardı.
Durumu Resulullah (S.A.V.)’e sordum. Buyurdu ki; namazı ayakta kıl. bunu
yapamazsan oturarak kıl. Buna da gücün yetmezse, yan yatarak kıl.”
Nesaî şunu ilave etmiştir: “Eğer gücün yetmezse sırt üstü kıl. Allah
kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez” (Buharî, Taksîr, 19;
Ebü Davud, Salat, 175; Tirmizî, Salat, 157; İbn Mace, İkamet, 139).”
Bakara 2/ 238 Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden
boyun eğerek namaza durun.
Namaz, “yüzü Doğuya ya da Batıya”(Bakara-177) çevirme eylemini aşan
bir anlam taşır. Bu ibadet insanın dışıyla, içiyle, vücuduyla, aklıyla
ruhuyla bir bütün olarak Rabbine yönelme pratiğidir. Namaz, ne sırf bir
vücud egzersizleri yekünü ve ne de sırf Allah’a tasavvufi bir yönelme
girişimidir. İslâm’a uygun namaz, bu dinin hayat ile ilgili temel
düşüncesinin kısa bir özetini oluşturur.
İslâm, insanı; beden, akıl ve ruh kesimleri ile birleşmiş bir bütün
olarak tanır. Ne toplam olarak insan dediğimiz canlı varlığı oluşturan
bu üç güç kaynağının (beden-ruh-akıl) faaliyetleri arasında çatışma
olduğunu varsayar ve ne de ruhun özgürlüğü hesabına bedeni baskı altına
almaya girişir. Çünkü ruhun özgür olabilmesi için böyle bir baskı
gerekli, zarurî değildir. İşte bu temel düşüncenin ışığı altında İslâm,
en büyük ibadet türü olan namazı bu üç insanî güç kaynağının
faaliyetlerini yansıtabilecek bir fırsat sayarak her üç güç kaynağını da
birarada uyum ve karşılıklı ilişki içinde yaradan’a yöneltir. Daha
açık söylemek gerekirse namazın kıyamını (ayakta durma eylemini),
rükuunu ve secdesini bedenin hareketini gerçekleştirici; onun okumasını
(kıraatını), okunan ayetlerin anlamını düşünme ve irdelemesini aklın
faaliyetini yansıtıcı; bunlar yanında onun içerdiği, Allah’a yönelmeyi
ve O’na teslim olmuşluğu ruhun faaliyetini aksettirici bir fırsat olarak
kabul eder. Bu faaliyet kesimlerinin her üçü de eş zamanlı olur. Bu
şekilde namaz kılmak, her vakit namazında ve her rekâtta İslâm’ın
hayatla ilgili görüşünü bir bütün olarak müslümana hatırlatır ve bu
hayat görüşünü yine bir bütün olarak pratiğe yansıtır.
(Fizilalil Kuran-Seyyid Kutub)
and if you can’t, pray while sitting and if you cannot do even that,
then pray lying on your side.” (Sahih Bukhari Volume 2 Book 20 No.218) –
Therefore, no excuses – we must all 5 prayers daily!
In the Name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
2. The Heifer (Al-Baqarah)/238. Guard strictly your (habit of) prayers,
especially the Middle Prayer; and stand before Allah in a devout
Imran b. Husayn (R.A.) şöyle demiştir “Bende basur hastalığı vardı.
Durumu Resulullah (S.A.V.)’e sordum. Buyurdu ki; namazı ayakta kıl. bunu
yapamazsan oturarak kıl. Buna da gücün yetmezse, yan yatarak kıl.”
Nesaî şunu ilave etmiştir: “Eğer gücün yetmezse sırt üstü kıl. Allah
kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez” (Buharî, Taksîr, 19;
Ebü Davud, Salat, 175; Tirmizî, Salat, 157; İbn Mace, İkamet, 139).”
Bakara 2/ 238 Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden
boyun eğerek namaza durun.
Namaz, “yüzü Doğuya ya da Batıya”(Bakara-177) çevirme eylemini aşan
bir anlam taşır. Bu ibadet insanın dışıyla, içiyle, vücuduyla, aklıyla
ruhuyla bir bütün olarak Rabbine yönelme pratiğidir. Namaz, ne sırf bir
vücud egzersizleri yekünü ve ne de sırf Allah’a tasavvufi bir yönelme
girişimidir. İslâm’a uygun namaz, bu dinin hayat ile ilgili temel
düşüncesinin kısa bir özetini oluşturur.
İslâm, insanı; beden, akıl ve ruh kesimleri ile birleşmiş bir bütün
olarak tanır. Ne toplam olarak insan dediğimiz canlı varlığı oluşturan
bu üç güç kaynağının (beden-ruh-akıl) faaliyetleri arasında çatışma
olduğunu varsayar ve ne de ruhun özgürlüğü hesabına bedeni baskı altına
almaya girişir. Çünkü ruhun özgür olabilmesi için böyle bir baskı
gerekli, zarurî değildir. İşte bu temel düşüncenin ışığı altında İslâm,
en büyük ibadet türü olan namazı bu üç insanî güç kaynağının
faaliyetlerini yansıtabilecek bir fırsat sayarak her üç güç kaynağını da
birarada uyum ve karşılıklı ilişki içinde yaradan’a yöneltir. Daha
açık söylemek gerekirse namazın kıyamını (ayakta durma eylemini),
rükuunu ve secdesini bedenin hareketini gerçekleştirici; onun okumasını
(kıraatını), okunan ayetlerin anlamını düşünme ve irdelemesini aklın
faaliyetini yansıtıcı; bunlar yanında onun içerdiği, Allah’a yönelmeyi
ve O’na teslim olmuşluğu ruhun faaliyetini aksettirici bir fırsat olarak
kabul eder. Bu faaliyet kesimlerinin her üçü de eş zamanlı olur. Bu
şekilde namaz kılmak, her vakit namazında ve her rekâtta İslâm’ın
hayatla ilgili görüşünü bir bütün olarak müslümana hatırlatır ve bu
hayat görüşünü yine bir bütün olarak pratiğe yansıtır.
(Fizilalil Kuran-Seyyid Kutub)