İslam'ın Tarifi:
İslam: Kulun Allah'ı (bütün yapmış olduğu ibadetlerde) birleyerek ona teslim olması, (emirlerine, yasaklarına) boyun eğerek itaat etmesi, şirkten ve onun ehlinden kendini uzak tutması, beri kılması demektir.
İslam üç mertebedir. Bu mertebeler şunlardır:
İslam
İman
İhsan
Her mertebesinde kendine göre rükünleri vardır.
BİRİNCİ MERTEBE: İSLAM
İslam'ın Rükünleri:
1- Kelime-i Şehadet getirmektir. Yani Allah'tan başka hakkı ile gerektiği gibi ibadet edilecek hiçbir mabud, ilah yoktur ve Muhammed onun elçisidir demektir.
2- Namaz kılmak
3- Zekat vermek
4- Oruç tutmak
5- Hacca gitmek (Allah'ın evini haccetmek)
Kelime-i Şehadetin delili ise Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Allah O'ndan başka hakkı ile ibadet edilecek hiç bir ilah olmadığına şahitlik etmiştir. (Öylede) Melekler ve ilim ehli olanlar dosdoğru ve adaletli olarak buna şahitlik etmişlerdir. O izzet ve hüküm sahibinden başka hakkı ile ibadet edilecek bir ilah yoktur." (Ali İmran Suresi 18. ayet)
(Şehadetin) manası ise: Allah'tan başka hakkı ile gerektiği gibi ibadet edilecek başka bir ilah yoktur demektir. "Başka bir ilah yoktur" sözü; Allah'ın dışındaki bütün ibadet edilen her şeyi iptal eder (hükmünü kaldırır). "Allah'tan başka" sözü; bütün ibadet çeşitlerinin yalnızca, tek olarak Allah'a ait olması demektir. O'nun ibadetlerde kendisinin bir ortağı olmadığı gibi mülkünde de bir ortağı yoktur.
Bu şehadetin açıklaması ve tefsiri Yüce Allah'ın şu sözleridir:
"Hani İbrahim babasına ve kavmine beni yaratan Allah hariç sizin ibadet ettiklerinizden beriyim. Muhakkak ki O, beni doğruya iletecektir. (Allah) İbrahim'in bu sözünü kendisinden sonra gelecek olanlar belki hakka, doğruya yönelirler, dönerler diye baki kılmıştır." (Zuhruf Suresi 26-28. ayetler)
Ve şöyle buyurmuştur:
"De ki: Ey kitap ehli! (Yahudiler ve Hıristiyanlar) sizinle bizim aramızda ortak olan kelimeye geliniz. (O kelime ki) Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceğimiz, ona herhangi bir şeyi ortak koşmayacağımız, Allah'ın dışında birbirimizi Rabler edinmeyeceğimiz (Kelime-i tevhittir). Eğer yüz çevirir, gerisin geriye dönerlerse (onlara) şahit olun! Biz Müslüman olanlarız deyin" (Ali İmran Suresi 64. ayet)
Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Allah'ın Resulü, elçisi olduğuna delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Muhakkak ki size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki; sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli, merhametlidir." (Tevbe Suresi 128. ayet)
"Muhammed Allah'ın Resulü" şehadetinin manası ise şudur: Emrettiği şeyleri yerine getirmek, haber verdiği şeyleri doğrulamak, yasakladığı ve nehyettiği şeylerden kaçınmak, Allah'a onun getirdiğinden başka bir şeyle ibadet etmemek demektir.
Namazın, zekatın ve tevhidin tefsirine delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Onlar yalnızca Allah'a ibadet etmek ve dini (ibadeti) sadece ona halis kılmak, batıldan hakka meyleden kişiler olmak, Namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermekten başka bir şeyle emrolunmamışlardır. Zira dosdoğru inanç ve din işte bu dindir." (Beyyine Suresi 5.ayet)
Oruç ibadetinin farziyetine delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Ey İman edenler! Sizden öncekilere yazıldığı (farz kılındığı) gibi size de oruç yazılmıştır.Umulur ki (Allah'ın azabından) korkarsınız, sakınırsınız." (Bakara Suresi 183. ayet)
Hac ibadetinin farziyetine delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Allah'ın kulları üzerinde evine gitmeye gücü yetenler için hac etmeleri bir hakkıdır. Eğer kim inkar eder, küfrederse Muhakkak ki Allah bütün alemlerden müstağnidir (onlara ihtiyacı yoktur). (Ali İmran Suresi 97. ayet)
İKİNCİ MERTEBE: İMAN
İman yetmiş küsur şubedir. En yücesi, üstünü La İlahe İllallah (Allah'tan başka hakkı ile ibadet edilecek hiç bir ilah yoktur) demek, en aşağısı ise yolda bulunan rahatsız edici şeyleri yok etmek, imha etmektir. Haya etmek imanın şubelerinden biridir. İmanın altı şartı vardır.
İMANIN ŞARTLARI:
Allah'a inanmak
Meleklere inanmak
Kitaplara inanmak
Peygamberlere inanmak
Ahiret gününe inanmak
İyi ve kötü yönleriyle kadere inanmak.
Bu ibadetlere delil ise yüce Allah'ın şu sözüdür:
"İyilik yüzlerinizi doğuya ve batıya doğru çevirmek değildir. Ve lakin gerçek iyilik Allah'a, Ahiret gününe, meleklerine, kitaba ve peygamberlere iman edenin iyiliğidir." (Bakara Suresi 177. ayet)
Kadere inanmaya delil ise Yüce Allah'ın şu sözüdür:
" Muhakkak ki biz her şeyi belli bir kadere göre yarattık." (Kamer Suresi 49. ayet)
ÜÇÜNCÜ MERTEBE: İHSAN
İhsanın tek bir rüknü vardır. O da Allah'a sanki onu görüyormuş gibi ibadet etmektir, sen onu görmesen de O seni görmektedir.
İhsanın delili ise Yüce Allah'ın şu sözüdür.
"Muhakkak ki Allah, takva sahipleri (haramlardan Allah'tan korkarak kaçınanlar) ve ihsan edenlerle (kulluklarını hakkı ile yerine getirenler) (ilmi,yardımı ile) beraberdir." (Nahl Suresi 128. ayet)
Ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur:"İzzet ve rahmet sahibi olana (Allah'a) tevekkül et. O ki seni namaza kalktığın zaman ve secde edenler arasındaki değişmeni görür. Şüphesiz ki O her şeyi işiten ve bilendir." (Şuara Suresi 217-220. ayet)
Ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ne işte olursan ol, ona dair Kuran'dan ne okursan oku, (Ey insanlar!) ne amel işlerseniz işleyin siz ona daldığınız sırada mutlaka, muhakkak ki biz sizin üzerinize şahit oluruz."(Yunus Suresi 61. ayet)
Bu konuya Peygamber efendimizin sünnetinden delil ise meşhur Cibril hadisidir:
" Ömer bin Hattab (Radıyallahu anh)'dan rivayet olunan bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: " Biz peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında oturuyor iken üzerimize bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk eseri gözükmeyen içimizden onu kimsenin tanımadığı bir adam çıka geldi ve peygamberin dizlerine dizlerini dayayarak iki elini bacaklarının üstüne koyarak oturdu ve Peygamber efendimize -Ey Muhammed! Bana İslamdan haber ver dedi?
-O da Allah'tan başka hakkı ile ibadet edilecek ilah yoktur ve Muhammed onun elçisidir demen, namazı kılman, zekatı vermen, orucu tutman, gitmeye gücün yeterse hacca gitmen, demişti.
- O da: Doğru söyledin dedi. Biz onun hem soru sorup hemde doğrulamasını acayip bir şey olarak karşıladık.
Sonra O: Bana imandan haber ver dedi.
- Peygamber efendimizde O'na "İman Allah'a, Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, iyi ve kötü yanlarıyla kadere inanmandır" dedi.
- Daha sonra bana ihsandan haber ver dedi.
- Peygamber efendimizde İhsan; senin Allah'ı görmediğin halde Allah'ı görür gibi ibadet etmendir. Şüphesiz ki Allah seni görmektedir.
- (Sonra) bana kıyamet saatinden haber ver dedi. (Peygamber efendimizde ona): Soru sorulanın soruyu sorandan daha fazla bu konuda bir bilgisi yoktur dedi.
- (Cibril) Bana emarelerinden, alametlerinden haber ver dedi.
- (O da) Köle kadının kendi sahibini doğurması, ayakları ve kendileri çıplak fakir koyun çobanlarının yüksek binalar dikmekte birbirleriyle yarışmaları (emaretleridir) dedi. -Sonra çekip gitti. Uzun bir müddet bekledikten sonra peygamber efendimiz Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu biliyormusunuz diye sordu. Bizde Allah ve Resulü daha iyi bilir dedik. Bu kişi Cibril'dir, size dininizi öğretmek için geldi dedi." (Müslim c:1 sh:37)
İslam: Kulun Allah'ı (bütün yapmış olduğu ibadetlerde) birleyerek ona teslim olması, (emirlerine, yasaklarına) boyun eğerek itaat etmesi, şirkten ve onun ehlinden kendini uzak tutması, beri kılması demektir.
İslam üç mertebedir. Bu mertebeler şunlardır:
İslam
İman
İhsan
Her mertebesinde kendine göre rükünleri vardır.
BİRİNCİ MERTEBE: İSLAM
İslam'ın Rükünleri:
1- Kelime-i Şehadet getirmektir. Yani Allah'tan başka hakkı ile gerektiği gibi ibadet edilecek hiçbir mabud, ilah yoktur ve Muhammed onun elçisidir demektir.
2- Namaz kılmak
3- Zekat vermek
4- Oruç tutmak
5- Hacca gitmek (Allah'ın evini haccetmek)
Kelime-i Şehadetin delili ise Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Allah O'ndan başka hakkı ile ibadet edilecek hiç bir ilah olmadığına şahitlik etmiştir. (Öylede) Melekler ve ilim ehli olanlar dosdoğru ve adaletli olarak buna şahitlik etmişlerdir. O izzet ve hüküm sahibinden başka hakkı ile ibadet edilecek bir ilah yoktur." (Ali İmran Suresi 18. ayet)
(Şehadetin) manası ise: Allah'tan başka hakkı ile gerektiği gibi ibadet edilecek başka bir ilah yoktur demektir. "Başka bir ilah yoktur" sözü; Allah'ın dışındaki bütün ibadet edilen her şeyi iptal eder (hükmünü kaldırır). "Allah'tan başka" sözü; bütün ibadet çeşitlerinin yalnızca, tek olarak Allah'a ait olması demektir. O'nun ibadetlerde kendisinin bir ortağı olmadığı gibi mülkünde de bir ortağı yoktur.
Bu şehadetin açıklaması ve tefsiri Yüce Allah'ın şu sözleridir:
"Hani İbrahim babasına ve kavmine beni yaratan Allah hariç sizin ibadet ettiklerinizden beriyim. Muhakkak ki O, beni doğruya iletecektir. (Allah) İbrahim'in bu sözünü kendisinden sonra gelecek olanlar belki hakka, doğruya yönelirler, dönerler diye baki kılmıştır." (Zuhruf Suresi 26-28. ayetler)
Ve şöyle buyurmuştur:
"De ki: Ey kitap ehli! (Yahudiler ve Hıristiyanlar) sizinle bizim aramızda ortak olan kelimeye geliniz. (O kelime ki) Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceğimiz, ona herhangi bir şeyi ortak koşmayacağımız, Allah'ın dışında birbirimizi Rabler edinmeyeceğimiz (Kelime-i tevhittir). Eğer yüz çevirir, gerisin geriye dönerlerse (onlara) şahit olun! Biz Müslüman olanlarız deyin" (Ali İmran Suresi 64. ayet)
Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Allah'ın Resulü, elçisi olduğuna delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Muhakkak ki size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki; sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli, merhametlidir." (Tevbe Suresi 128. ayet)
"Muhammed Allah'ın Resulü" şehadetinin manası ise şudur: Emrettiği şeyleri yerine getirmek, haber verdiği şeyleri doğrulamak, yasakladığı ve nehyettiği şeylerden kaçınmak, Allah'a onun getirdiğinden başka bir şeyle ibadet etmemek demektir.
Namazın, zekatın ve tevhidin tefsirine delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Onlar yalnızca Allah'a ibadet etmek ve dini (ibadeti) sadece ona halis kılmak, batıldan hakka meyleden kişiler olmak, Namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermekten başka bir şeyle emrolunmamışlardır. Zira dosdoğru inanç ve din işte bu dindir." (Beyyine Suresi 5.ayet)
Oruç ibadetinin farziyetine delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Ey İman edenler! Sizden öncekilere yazıldığı (farz kılındığı) gibi size de oruç yazılmıştır.Umulur ki (Allah'ın azabından) korkarsınız, sakınırsınız." (Bakara Suresi 183. ayet)
Hac ibadetinin farziyetine delil ise, Yüce Allah'ın şu sözüdür:
"Allah'ın kulları üzerinde evine gitmeye gücü yetenler için hac etmeleri bir hakkıdır. Eğer kim inkar eder, küfrederse Muhakkak ki Allah bütün alemlerden müstağnidir (onlara ihtiyacı yoktur). (Ali İmran Suresi 97. ayet)
İKİNCİ MERTEBE: İMAN
İman yetmiş küsur şubedir. En yücesi, üstünü La İlahe İllallah (Allah'tan başka hakkı ile ibadet edilecek hiç bir ilah yoktur) demek, en aşağısı ise yolda bulunan rahatsız edici şeyleri yok etmek, imha etmektir. Haya etmek imanın şubelerinden biridir. İmanın altı şartı vardır.
İMANIN ŞARTLARI:
Allah'a inanmak
Meleklere inanmak
Kitaplara inanmak
Peygamberlere inanmak
Ahiret gününe inanmak
İyi ve kötü yönleriyle kadere inanmak.
Bu ibadetlere delil ise yüce Allah'ın şu sözüdür:
"İyilik yüzlerinizi doğuya ve batıya doğru çevirmek değildir. Ve lakin gerçek iyilik Allah'a, Ahiret gününe, meleklerine, kitaba ve peygamberlere iman edenin iyiliğidir." (Bakara Suresi 177. ayet)
Kadere inanmaya delil ise Yüce Allah'ın şu sözüdür:
" Muhakkak ki biz her şeyi belli bir kadere göre yarattık." (Kamer Suresi 49. ayet)
ÜÇÜNCÜ MERTEBE: İHSAN
İhsanın tek bir rüknü vardır. O da Allah'a sanki onu görüyormuş gibi ibadet etmektir, sen onu görmesen de O seni görmektedir.
İhsanın delili ise Yüce Allah'ın şu sözüdür.
"Muhakkak ki Allah, takva sahipleri (haramlardan Allah'tan korkarak kaçınanlar) ve ihsan edenlerle (kulluklarını hakkı ile yerine getirenler) (ilmi,yardımı ile) beraberdir." (Nahl Suresi 128. ayet)
Ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur:"İzzet ve rahmet sahibi olana (Allah'a) tevekkül et. O ki seni namaza kalktığın zaman ve secde edenler arasındaki değişmeni görür. Şüphesiz ki O her şeyi işiten ve bilendir." (Şuara Suresi 217-220. ayet)
Ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ne işte olursan ol, ona dair Kuran'dan ne okursan oku, (Ey insanlar!) ne amel işlerseniz işleyin siz ona daldığınız sırada mutlaka, muhakkak ki biz sizin üzerinize şahit oluruz."(Yunus Suresi 61. ayet)
Bu konuya Peygamber efendimizin sünnetinden delil ise meşhur Cibril hadisidir:
" Ömer bin Hattab (Radıyallahu anh)'dan rivayet olunan bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: " Biz peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında oturuyor iken üzerimize bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk eseri gözükmeyen içimizden onu kimsenin tanımadığı bir adam çıka geldi ve peygamberin dizlerine dizlerini dayayarak iki elini bacaklarının üstüne koyarak oturdu ve Peygamber efendimize -Ey Muhammed! Bana İslamdan haber ver dedi?
-O da Allah'tan başka hakkı ile ibadet edilecek ilah yoktur ve Muhammed onun elçisidir demen, namazı kılman, zekatı vermen, orucu tutman, gitmeye gücün yeterse hacca gitmen, demişti.
- O da: Doğru söyledin dedi. Biz onun hem soru sorup hemde doğrulamasını acayip bir şey olarak karşıladık.
Sonra O: Bana imandan haber ver dedi.
- Peygamber efendimizde O'na "İman Allah'a, Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, iyi ve kötü yanlarıyla kadere inanmandır" dedi.
- Daha sonra bana ihsandan haber ver dedi.
- Peygamber efendimizde İhsan; senin Allah'ı görmediğin halde Allah'ı görür gibi ibadet etmendir. Şüphesiz ki Allah seni görmektedir.
- (Sonra) bana kıyamet saatinden haber ver dedi. (Peygamber efendimizde ona): Soru sorulanın soruyu sorandan daha fazla bu konuda bir bilgisi yoktur dedi.
- (Cibril) Bana emarelerinden, alametlerinden haber ver dedi.
- (O da) Köle kadının kendi sahibini doğurması, ayakları ve kendileri çıplak fakir koyun çobanlarının yüksek binalar dikmekte birbirleriyle yarışmaları (emaretleridir) dedi. -Sonra çekip gitti. Uzun bir müddet bekledikten sonra peygamber efendimiz Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu biliyormusunuz diye sordu. Bizde Allah ve Resulü daha iyi bilir dedik. Bu kişi Cibril'dir, size dininizi öğretmek için geldi dedi." (Müslim c:1 sh:37)